Mehmet Efendi, iki ekmek bir süt!...
Vatan savunması için silah altına alınan her üç askerden biri, sivil dünyada özel hizmetçilere ve kapıcılara yaptırılan işlerde kullanılıyor. Genelkurmay Başkanlığı'nca sayıları 550 bin olarak açıklanan rütbesiz askerlerin 100 bini vatan hizmetinde değil, subayların özel hizmetlerinde çalıştırılıyor. Orduevi ve sosyal tesislerde aşçılık, garsonluk ve komilik yaptırılan askerlerin sayısı ise 65 bini buluyor.
Tek tip askerlik düzenlemesiyle ilgili tartışmalar sürerken, kutsal olduğu söylenen zorunlu askerlik uygulaması, askerlikle değil, kapıcılık ve hizmetçilik benzeri istihdam alanlarının özellikleriyle daha büyük benzerlikler taşıdığı iddiasıyla karşı karşıya. Tek tip tartışmasında görüş açıklayanlar arasında, zorunlu askerlik uygulamasını "Vatani hizmetlilik" diye nitelendirenler ve 1951 yılına kadar varlığını sürdüren emireri sınıfına mensup askerlere yapılan muameleyle paralellik kuranlar var.
Necmi Erdoğan'ın "Gündelikçi kadınlar, Emir Erleri ve Benzerlerine Dair 'Aşağı sınıflar', 'Yüksek' Tahayyüller" başlığıyla Birikim Dergisi'nde yayınlanan makalesinde, Demokrat Parti tarafından 1951 yılında çıkarılan bir kanunla emireri sınıfının kaldırılmasının askerlerle siviller arasında ilk ciddi çatışma konusu oluşturduğuna değiniliyor. Düzenlemenin, askere gidenlere "vatani görev" adı altında çamaşır ve bulaşık yıkatılmasına, çocuk bakıcılığı ve alışveriş gibi özel işler yaptırılmasına yönelik sivil bir itiraz anlamına geldiği anlatılıyor. Makalede, dönemin Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay'ın "Bir insanın diğer bir insana hizmetçilik etmesi demokrasi zaviyesinden mütalaa edildiğinde çirkin olabilir ancak vatan aşkıyla yanıp tutuşan Türk milleti subayının kıymetini bilir. Serdengeçti bir ruhla gecesini gündüzüne katarak vatan savunması için çalışan bir subay için emirersiz bir hayat tasavvur edilemez. Subayın geride bıraktığı ailesine hizmet edecek yardımcı bir insana ihtiyaç var. Üstelik emirerleri, kendi ailelerinde görmediği terbiyeyi subayın evinde görüyor ve bir evlat muhabbetiyle besleniyor." şeklindeki sözlerine yer veriliyor.
"Tek tip askerlik niçin imkansız" başlıklı yazısında Erdoğan'ın makalesinden alıntılara yer veren Yeni Şafak Yazarı Kürşat Bumin, de, birinci elden tanığı olarak emireri sınıfındakilerin askerlik hayatını "Emirerleri, "vatan hizmetlerini", emrine verilen subayın evinin önünde -avlusunda- bahçesinde ev halkının emirlerini yerine getirerek tamamlarlardı. Alışveriş, ev temizliği (özellikle de evin taban tahtalarının fırçalanması), çocuklara göz kulak olmak, sırasında çamaşır vs. Emirlerin layıkıyla yerine getirilmemesi durumunda "fiziki cezalandırma"ya tabi olmak da vardı tabi ki" diye anlatıyor.
Bumin, geçmişte emirerlerine yaptırılan işleri yapan, "Vatan hizmetlileri" diye nitenelndirdiği askerlerin sayısının 100 bini bulduğunu, buna ilave olarak da 65 bin civarında askerin de orduevi ve sosyal tesislerde görevlendirildiğini belirtiyor.
Savunma Sanayii Eski Müsteşarı, AKP Ankara Milletvekili Vahit Erdem, de tartışmalara silah altına alınanların asker olarak yetiştirilmediğini, başka alanlarda kullanıldığını söyleyerek katılıyor. Normal koşullarda dışardan alınması gereken hizmetlerin askerlere yaptırıldığını söyleyen Erdem, "Ne tip askerlik" yerine, "nasıl bir ordu" sorusunun cevaplanması gerektiğini söylüyor. Erdem, "Askere alınan her kişi şu an asker olarak kullanılmıyor. Garson, berber vs... birçok alanda askerler çalıştırılıyor. İşi askerlik olan asker oranını artırmamız lazım." diyor.
Askerlik yapmanın ülke savunmasına herhangi bir katkı sağlamadığını savunan Zaman Yazarı Mümtaz'er Türköne ise zorunlu askerliğin "yüksek strateji" perspektifiyle uyumlu olmadığı görüşünde. Türköne, "Tek tip mıntıka temizliği" başlıklı köşe yazısında "Ordumuz askere aldığı gençlerle ne yapacağını kestiremiyor. Çareyi hepsine sıkı bir yanaşık düzen eğitimi ile mıntıka temizliğinin nasıl yapılacağını öğretmekte buluyor. Gençlerin hayatlarının en verimli çağını askerde hepimizin ezbere bildiği işlerde geçirmelerinin, bu ülkenin savunmasına ne tür katıda bulunduğunu birileri bize açıklamalı." ifadelerine yer verdi.
Tek tip askerlik düzenlemesiyle ilgili tartışmalar sürerken, kutsal olduğu söylenen zorunlu askerlik uygulaması, askerlikle değil, kapıcılık ve hizmetçilik benzeri istihdam alanlarının özellikleriyle daha büyük benzerlikler taşıdığı iddiasıyla karşı karşıya. Tek tip tartışmasında görüş açıklayanlar arasında, zorunlu askerlik uygulamasını "Vatani hizmetlilik" diye nitelendirenler ve 1951 yılına kadar varlığını sürdüren emireri sınıfına mensup askerlere yapılan muameleyle paralellik kuranlar var.
Necmi Erdoğan'ın "Gündelikçi kadınlar, Emir Erleri ve Benzerlerine Dair 'Aşağı sınıflar', 'Yüksek' Tahayyüller" başlığıyla Birikim Dergisi'nde yayınlanan makalesinde, Demokrat Parti tarafından 1951 yılında çıkarılan bir kanunla emireri sınıfının kaldırılmasının askerlerle siviller arasında ilk ciddi çatışma konusu oluşturduğuna değiniliyor. Düzenlemenin, askere gidenlere "vatani görev" adı altında çamaşır ve bulaşık yıkatılmasına, çocuk bakıcılığı ve alışveriş gibi özel işler yaptırılmasına yönelik sivil bir itiraz anlamına geldiği anlatılıyor. Makalede, dönemin Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay'ın "Bir insanın diğer bir insana hizmetçilik etmesi demokrasi zaviyesinden mütalaa edildiğinde çirkin olabilir ancak vatan aşkıyla yanıp tutuşan Türk milleti subayının kıymetini bilir. Serdengeçti bir ruhla gecesini gündüzüne katarak vatan savunması için çalışan bir subay için emirersiz bir hayat tasavvur edilemez. Subayın geride bıraktığı ailesine hizmet edecek yardımcı bir insana ihtiyaç var. Üstelik emirerleri, kendi ailelerinde görmediği terbiyeyi subayın evinde görüyor ve bir evlat muhabbetiyle besleniyor." şeklindeki sözlerine yer veriliyor.
"Tek tip askerlik niçin imkansız" başlıklı yazısında Erdoğan'ın makalesinden alıntılara yer veren Yeni Şafak Yazarı Kürşat Bumin, de, birinci elden tanığı olarak emireri sınıfındakilerin askerlik hayatını "Emirerleri, "vatan hizmetlerini", emrine verilen subayın evinin önünde -avlusunda- bahçesinde ev halkının emirlerini yerine getirerek tamamlarlardı. Alışveriş, ev temizliği (özellikle de evin taban tahtalarının fırçalanması), çocuklara göz kulak olmak, sırasında çamaşır vs. Emirlerin layıkıyla yerine getirilmemesi durumunda "fiziki cezalandırma"ya tabi olmak da vardı tabi ki" diye anlatıyor.
Bumin, geçmişte emirerlerine yaptırılan işleri yapan, "Vatan hizmetlileri" diye nitenelndirdiği askerlerin sayısının 100 bini bulduğunu, buna ilave olarak da 65 bin civarında askerin de orduevi ve sosyal tesislerde görevlendirildiğini belirtiyor.
Savunma Sanayii Eski Müsteşarı, AKP Ankara Milletvekili Vahit Erdem, de tartışmalara silah altına alınanların asker olarak yetiştirilmediğini, başka alanlarda kullanıldığını söyleyerek katılıyor. Normal koşullarda dışardan alınması gereken hizmetlerin askerlere yaptırıldığını söyleyen Erdem, "Ne tip askerlik" yerine, "nasıl bir ordu" sorusunun cevaplanması gerektiğini söylüyor. Erdem, "Askere alınan her kişi şu an asker olarak kullanılmıyor. Garson, berber vs... birçok alanda askerler çalıştırılıyor. İşi askerlik olan asker oranını artırmamız lazım." diyor.
Askerlik yapmanın ülke savunmasına herhangi bir katkı sağlamadığını savunan Zaman Yazarı Mümtaz'er Türköne ise zorunlu askerliğin "yüksek strateji" perspektifiyle uyumlu olmadığı görüşünde. Türköne, "Tek tip mıntıka temizliği" başlıklı köşe yazısında "Ordumuz askere aldığı gençlerle ne yapacağını kestiremiyor. Çareyi hepsine sıkı bir yanaşık düzen eğitimi ile mıntıka temizliğinin nasıl yapılacağını öğretmekte buluyor. Gençlerin hayatlarının en verimli çağını askerde hepimizin ezbere bildiği işlerde geçirmelerinin, bu ülkenin savunmasına ne tür katıda bulunduğunu birileri bize açıklamalı." ifadelerine yer verdi.
Hiç yorum yok: