TARİH: 25 Mart 2005
BELGE NO: 05ANKARA1730
GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği
SINIFLANDIRMA: Confidential
KONU: Akıntıyla sürüklenen Türkiye
ÖZET:
1- Türkiye, iç ve dış politikada, iktidardaki Ak Parti hükümetinin liderlik ve yapısal problemlerinden kaynaklanan bir sapma yaşıyor. Türkiye'nin ve Ak Parti'nin, ABD ile ilişkilerini nasıl idare ettiğini de kapsayan sağlıklı bir kimlik tartışması gecikmiş olsa da başladı. Ancak Ak Parti'nin politikasındaki karışıklıklar, yükselen milliyetçi söylemin doldurmak için fırsat kolladığı bir boşluk yaratıyor. Yaşanan bu politik sapma süreci uzayabilir ve AB reformları ile karşılıklı işbirliğini daha zor bir duruma sokabilir. Bu sapma, gelecek krizin yeni siyasi alternatifler yaratacağı hesap günü gelene kadar devam edebilir. ÖZETİN SONU.
2- Ak Parti hükümeti zorlu AB uyum sürecinden geçerken, açıkça iç politika ve ekonomik reformlar tarafında akıntı ve rüzgarla sürüklenen bir gemi görüntüsü çiziyor. 2003 ve 2004 döneminde yapılan yasa değişiklikleri oldukça yetersiz. Ak Parti hükümetinin ordu, Cumhurbaşkanı ve büyük oranda laik devlet bürokrasisiyle işbirliği az seviyede. Ak Parti içindeki yolsuzlukların kontrol altına alınmasında başarı sağlanamıyor. IMF tarafından yeni bir stand-by programı için ön şart olarak istenen bankacılık, vergi idaresi ve sosyal güvenlik yasalarını çıkarmada yavaş kaldı. AB ile olan ilişkileri göz ardı ediyor. Erdoğan AB ile üyelik müzakereleri yürütecek baş müzakereci atamayı geciktirdi; hem Erdoğan hem de Gül, AB'li yetkilileri ve politikacıları rahatsız eden açıklamalarda bulundu. Erdoğan, hala uzun zamandır beklenen kabine değişikliğini gerçekleştirmedi.
3 - Ak Parti yetkilileri, hükümetin politikalarındaki bariz sapmayı reddederken, bu durumun [sapma] Erdoğan'ın seçmen tabanını azaltmaya başladığına yönelik bir işaret görmüyoruz. Ak Parti'nin eski seyrini kazanma çabaları İslami/Yeni Osmanlıcı refleksleri nedeniyle tehlikeli bir durumu yansıtıyor. Bu hükümetin ikili ilişkilerimize yeniden odaklanarak, bu ilişkileri daha stratejik bir düzeye taşıyabileceğinden kuşkuluyuz.
4- Başbakan Erdoğan yalnızlaştırılmış durumda. Kabinesi ve parlamentodaki grubuyla temasını yitirmiş durumda. Erdoğan'a yakın milletvekilleri ve bakanlar bize, başbakanla artık kolay iletişim kuramadıklarını ve Erdoğan'ın gazabına maruz kalacakları korkusuyla elleri bağlı şekilde secde ettiklerini belirtiyor. Şimdiye kadar Ak Parti politikalarının güçlü savunucuları olan iş dünyası, başbakanın artık kendilerini dinlemek istemediğini hissettiklerini belirtiyor. En son olarak duyduğumuz bilgiye göre ise Erdoğan, büyüme sürecinde içinde yer aldı İskender Paşa Dergahı'ndan en yakınında yer alan dini akıl hocalarıyla da bağlarını kesmiş durumda.
5- Bağlantıda bulunduğumuz birçok kişiden aldığımız bilgilere göre, Erdoğan az okuyor ve büyük oranda da İslami eğilimi ağır basan yayın organlarını takip ediyor. Partiye yakın diğer kaynaklardan alınan bilgilere göre de, Erdoğan Dışişleri Bakanlığı'nın analizlerinden yararlanmayı reddediyor, askeri ve Milli İstihbarat Teşkilatı da ellerindeki bilgileri başbakanla paylaşmıyor. Erdoğan'ın dünyaya hiç bir zaman gerçekçi bir bakış açısı olmadı ancak Necmettin Erbakan'ın (Hoca) liderliğini yaptığı Saadet Partisi tarafından İslami kanatta saf dışı bırakılacağı korkusu onun için önemli bir dönümü noktası oldu. Erdoğan, buna rağmen karizmasına, iç güdülerine ve internette yayımlanan komplo hikayeleri ve yeni-Osmanlıcı fantazilerin içinde kaybolmuş danışmanlarının sunduğu süzme bilgilere güveniyor. Örneğin, İslamcı dış politika danışmanı ve Gül'ün yakın destekçisi Ahmed Davutoğlu gibi.
6- AKP içinde daha ideolojik bakış açısına sahip Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, özellikle Erdoğan'ın dış gezilerinde perde arkasından entrika çevirmeye devam ediyor. Gül, Erdoğan'ın altını oymaya ve partinin daha büyük bölümünü kendi kontrolüne almaya çalışıyormuş gibi görünüyor. Ak Parti iktidara geldikten dört ay sonra başbakanlığı Erdoğan'a bırakan Gül, bu görevi yeniden elde etmeye çalışıyor olabilir. İngilizceyi daha iyi konuşan Gül, daha 'ılımlı' ve 'modern' bir görüntü çizmeye çalışıyor. Aslına bakılırsa, Gül'ü yakında tanıyanlar, onun Batı'ya karşı Erdoğan'a kıyasla daha ideolojik bir bakış açısına sahip olduğunu belirtiyor. Pragmatik bakış açısını yansıtan Gül, ikili ilişkiler ve Irak'taki seçimlerden beri Türkiye'nin Irak politikası konusunda bazı yapıcı değerlendirmelerde bulundu. Ancak, buna rağmen Gül ve ona benzer şekilde düşünen bazı milletvekilleriyle, gazetecilerin Erdoğan'ın üstüne gelmenin bir yolu olarak ABD karşıtı davranışları kışkırtıyor. Sunni toplumun hislerine tercüman olma arayışı da bu motivasyonun diğer nedenini oluşturuyor.
7- Ak Parti içerisindeki kargaşa, Erdoğan taraftarlarıyla partiyi oluşturan diğer eğilimlerin temsilcileri arasında bir büyük bir rahatsızlık yaratmış durumda. *****, Erdoğan'ın hem iç hem de dış politikada ve ABD ile ilişkileri yeniden rayına oturtmada nasıl hareket etmesi gerektiğini bilmediğini söylüyor. İslami cenahın önde gelen isimlerinden ****, içlerinde bulunan ve bize bilgi sızdıran iki kontak kişiye Erdoğan'ın, partide artık oldukça yoğun hale gelen yolsuzluklar nedeniyle istifa etmenin eşiğinde olduğunu söylemiş...
Yükselen Milliyetçilik
10- Ak Parti'nin güç kaybetmesinin daha rahatsız edici bir sonucu bulunuyor; o da yükselen milliyetçilik. Türkiye'de bu dönemde en çok satılan kitaplardan biri Türklük duygusunu kabartan 'Metal Fırtına' adlı roman oldu. Bu kitapta, ABD'nin Türkiye'yi işgal ettiği ve daha sonra Türklerin, Ruslarla birlik olarak karşı saldırısı anlatıyor. Diğer en çok satan kitap ise 'Mein Kampf'. [Hitler'in siyasi görüşünü ve Nasyonal Sosyalist fikirleri açıklamış olduğu kitap.]
YORUM
13 - AB ile müzakerelere başlamak için tarih almak gibi büyük hedeflerinden birine ulaşan Erdoğan liderliğindeki Ak Parti, fikirlerini ve enerjisini kaybetmiş durumda. Şimdilik, AB ve IMF'nin talep ettiği reformlar yeniden güç kazanan milliyetçilerin sert muhalefetiyle karşı karşıya kalacak ve hükümet zor konulardaki kararları ertelemeye çalışacaktır ve değişime ayak direnen hakim duruş olacaktır. Karşılıklı işbirliği daha zor olacak, makul olmayan ABD 'talepleri'nin Türk 'egemenliğini' çiğnediği belirtilerek daha hassas noktaya taşınacaktır.
14- Politikadaki bu sapma dönemi uzun sürebilir. Ak Parti'nin parlamentodaki çoğunluğu giderek azalıyor ancak bu yavaş biçimde oluyor. Ak Parti içindeki mutsuz havaya rağmen, mevcut durumda bu partiye siyasi bir alternatif bulunmuyor. Ayrıca, bölünmeyi zorlayacak kişi ya da kişiler için de riskler bulunuyor. Erdoğan'ın elinde hala, erken seçime gitme kartı bulunuyor. İşin tehlikeli tarafı ise, zor kararlar ve politik sistemin yeniden düzenlenmesi, hem Ak Parti'yi yeniden canlandırma hem de yeni siyasi rakipler getirecek yeni gerçek bir kriz çıkana kadar ertelenecek…
Hiç yorum yok: