Olan biten

Noter huzurunda tatil yahut kasımpatı

Bence başbakan bir cahil.

Cahil nitelemesine hakaret içeriğini ben yüklemedim; başkaları, benden uzakta yaptı. Üstelik ben, bu yolla hakaret edilebildiğinden haberdar olduğumda, derhal "bi' dakka!" diyerek muhalefet şerhetmiş, tereddüt beyan etmiş, itiraz söylemişimdir.

Hala da uzlaşmış değilim. Teklif edilmiş olsaydı ki; bir başka sözcüğü "cahil" yerine kullanabilelim ve o hakaret sayılmasın, o zaman bir uzlaşma mümkündü. "Cahil" yerine "kekeme" diyemeyiz. "Göbeği pırtlak" demek de olmaz. Düşünün, ben birini övmek ve bunu cehaleti dolayısıyla yapmak niyetindeyim, önce "cahil" sıfatının adil bir mahkemede yargılandıktan sonra beraat etmesini beklemek zorunda kalıyorum.

Başbakan'ın cahilliği üzerine düşüncelerimi açıklamadan önce, bir kerre daha keskin ve kesin itirazımı, kayıtlara geçmesi bakımından tekrarlıyorum: Bilakistir. Nezdimde "cahil", onu sadece hakaret için görevlendirenler eliyle masumiyeti ihlal edilmiş bir sıfattır. Adil bir mahkemede yargılanmış ve mahkum edilmiş, hiç değildir. Bugüne kadar, benden başka kimsenin, bu sözcükçüğe böyle bir niyet dolayısıyla ihtiyaç duymamış olması durumunu değiştirmez.

...Ve evet, başbakan cahildir.

Olmasaydı, referandumda "hayır" diyen ile, empati geliştireceğini söylemezdi.

"Cahillik" hakkında olduğu gibi, "empati" hakkında da bir terminoloji sorunumuz var. Şahsen benim var. "Empati"nin aslında nasıl "anlamlaştırılması" gerektiği hususunda demiyeyim de, benim onu hangi kapağın tenceresi yaptığımla ilgili hususlarda bir sorunumuz var.

Hayatınızda daha önce hiç esrar içmemiş biri olarak diyelim, arkadaşınızdan -ki elbette kötü arkadaş olmaktadır bunlar- esrar içmenin nasıl hissettirdiği hakkında aklın almayacağı şeyler duyuyorsunuz. Şimdi acıdınız siz bu çocuğa ve empati yapmaya karar verdiniz. Olamaz mı? Kötü yola düşmüş ama o da insan bi' yerde. Bal gibi olur, sevabı da vardır.

Peki nasıl olacak bu?

Elbette, bu bahtsız yavrucağızı o illetin kucağına atan nedenler üzerinde yoğunlaşmalısınız. Anası-babası buna kötü mü davranmaktadırlar? Öğretmeni işini savsaklamakta ve alakadar olmamakta mıdır? Caminin imamı üstüne farz kılınan cuma hutbelerini baştan savma mı hazırlıyor? Bunların herhangi biri olabileceği gibi, hepsi birden de mümkün. Kim olsa daralır, bunalıma girer. Onun yerinde olsanız, narkotik çareler aramayıp siz ne yapardınız kine?

İşte! Empati kurdunuz ve mesele havai fişek ışığında aydınlatılmış boğaz köprüsü gibi, çöl ortasında bir vaha sürpriziyle ayan beyan ortaya çıkıverdi. Okuyucuya "aptal" demekten bir farkı olmadığından, çareyi şuracıkta zikretmeyi zul sayarım. Elbette çare var. Olmaz mı? (Bu arada "aptal" hitabını iltifat için kullanmanın imkansız olduğunu söylemekten kaçınmam da dikkatinizi çekmiştir. Gene de sanmıyorum ki; "cahil"le masumiyet yarışı yapabilsin.)

Değil işte. Değil!

O yüzden terminoloji sorunumuz var.

Empati yapmak yoluyla elde edeceğiniz, nelerin insanı esrar içmeye ittiği hakkında eğitici öğretici bilgiler değil; esrar içince ne olduğu hakkında bir öz-deneyimdir. Başkasının yaptığını, başkasının yaptığı gibi yaptığınız doğru ama başkasını değil, kendinizi tecrübe ettiniz. Empati, yerine geçmeye karar verdiğiniz insanın gördüğü rüyayı görmek değil, ama uykusunu uyumaktır. Ve, hiç bir uyku, içine varılmış bir rüyayı iki kopya halinde çoğaltmamıştır.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.