Bir maniniz yoksa
Ceza eve geliyor
Hapislerdeki tutuklu sayısında kaydedilen görülmemiş artış üzerine Adalet Bakanlığı, evlere servis seçeneğini gündemine aldı. Buna göre, kapasite yetersizliği nedeniyle hapislerde yer bulunamayan yeni tutuklu ve mahkumların evleri "cezaevi" mimarisinin gereklerine göre yeniden dizayn edilecek. Hürriyet Gazetesi'nde Saygı Öztürk imzasıyla yer alan habere göre hali hazırda 2 yıla kadar hapis cezası alanların yararlandırıldığı "evlere ceza servisi" uygulamasının kapsamı, 5 yıla mahkum olanları da kapsayacak biçimde genişletiliyor.
Konuyla ilgili CNN Türk'e açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, alternatif ceza infaz yöntemleri üzerinde çalıştıklarını doğruladı. Ergin, "Kamuda çalıştırmak yöntemi ya da bir aşama sonra elektronik kelepçe yöntemiyle kişileri evlerinde ya da belli adreslerde bulunmasına imkan sağlayacak şekilde serbest bırakma olabilir. Bunun altyapısını hazırladık. Bu yıl içinde taslağı tartışmaya açacağız" dedi.
Ergenekon soruşturmaları kapsamında daha sık dile getirilmeye başlanan tutukluluk sürelerinin uzunluğu, hapishane kapasitelerinin aşılması sorununun en önde gelen nedeni olarak gösteriliyor. Türkiye Birliği İnsan Hakları Merkezi adlı örgütün hazırladığı rapora göre, Türkiye'de tutukluların hükümlü mahpuslara oranı rekor kırmış durumda. Dünya ortalamasında her üç mahpustan birisi tutukluyken, Türkiye'de tutukluların hapis yatanlar içindeki oranı yüzde 50'nin bile üzerine çıktı. Raporda, insan hakları bakımından sorunlu kabul edilen Japonya, Çin, Kore gibi ülkelerin yanısıra Fransa Almanya, İsveç ve İngiltere'de toplam tutuklu sayısı içinde hüküm giyenlerin oranı yüzde 90'ın üzerindeyken, Türkiye'de tutuklanan her yüz kişiden 30'u beraat ediyor. Tutukluluğun devamı kararının mahkemeler tarafından otomatiğe bağlanmış şekilde işletilmesi, gizli tanık ifadelerinin tutuklama kararına dayanak yapılması ve özel yetkili mahkemelerin tutuklama önlemine başvurmakta fazla rahat davranması Türkiye'deki fahiş oranların nedenleri arasında gösteriliyor.
Hüküm giyme oranlarının bu araştırmada ortaya çıkan rakamlardan bile daha düşük olabileceğini savunan bazı yargı çevreleri ise ceza infaz yasalarında temyize gitmeyi caydırıcı düzenlemelere dikkat çekiyor. Buna göre temyiz yoluna başvurmak, hüküm kesinleşmediği için koşullu salıverme dahil, bazı hakların askıya alınmasına yol açtığından, sanıklar arasında suçsuz yere de olsa hüküm giymeyi daha cazip hale getirebiliyor.
Hapishanelerde kapasite sorununu ağırlaştıran bir başka faktör olarak da mala karşı işlenen suçlardaki kaydedilen rekor artış gösteriliyor. Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre 2005 yılında 52 bin olan tutuklu sayısı iki katından fazla bir artışla 120 bine ulaştı. Odalara ve koğuşlara ilave ranza koyarak giderilmeye çalışılan yer darlığı yüzünden bir çok hapishanede de mahkumların nöbetleşe uyutulması uygulaması başlatıldı.
Ceza eve geliyor
Hapislerdeki tutuklu sayısında kaydedilen görülmemiş artış üzerine Adalet Bakanlığı, evlere servis seçeneğini gündemine aldı. Buna göre, kapasite yetersizliği nedeniyle hapislerde yer bulunamayan yeni tutuklu ve mahkumların evleri "cezaevi" mimarisinin gereklerine göre yeniden dizayn edilecek. Hürriyet Gazetesi'nde Saygı Öztürk imzasıyla yer alan habere göre hali hazırda 2 yıla kadar hapis cezası alanların yararlandırıldığı "evlere ceza servisi" uygulamasının kapsamı, 5 yıla mahkum olanları da kapsayacak biçimde genişletiliyor.
Konuyla ilgili CNN Türk'e açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, alternatif ceza infaz yöntemleri üzerinde çalıştıklarını doğruladı. Ergin, "Kamuda çalıştırmak yöntemi ya da bir aşama sonra elektronik kelepçe yöntemiyle kişileri evlerinde ya da belli adreslerde bulunmasına imkan sağlayacak şekilde serbest bırakma olabilir. Bunun altyapısını hazırladık. Bu yıl içinde taslağı tartışmaya açacağız" dedi.
Ergenekon soruşturmaları kapsamında daha sık dile getirilmeye başlanan tutukluluk sürelerinin uzunluğu, hapishane kapasitelerinin aşılması sorununun en önde gelen nedeni olarak gösteriliyor. Türkiye Birliği İnsan Hakları Merkezi adlı örgütün hazırladığı rapora göre, Türkiye'de tutukluların hükümlü mahpuslara oranı rekor kırmış durumda. Dünya ortalamasında her üç mahpustan birisi tutukluyken, Türkiye'de tutukluların hapis yatanlar içindeki oranı yüzde 50'nin bile üzerine çıktı. Raporda, insan hakları bakımından sorunlu kabul edilen Japonya, Çin, Kore gibi ülkelerin yanısıra Fransa Almanya, İsveç ve İngiltere'de toplam tutuklu sayısı içinde hüküm giyenlerin oranı yüzde 90'ın üzerindeyken, Türkiye'de tutuklanan her yüz kişiden 30'u beraat ediyor. Tutukluluğun devamı kararının mahkemeler tarafından otomatiğe bağlanmış şekilde işletilmesi, gizli tanık ifadelerinin tutuklama kararına dayanak yapılması ve özel yetkili mahkemelerin tutuklama önlemine başvurmakta fazla rahat davranması Türkiye'deki fahiş oranların nedenleri arasında gösteriliyor.
Hüküm giyme oranlarının bu araştırmada ortaya çıkan rakamlardan bile daha düşük olabileceğini savunan bazı yargı çevreleri ise ceza infaz yasalarında temyize gitmeyi caydırıcı düzenlemelere dikkat çekiyor. Buna göre temyiz yoluna başvurmak, hüküm kesinleşmediği için koşullu salıverme dahil, bazı hakların askıya alınmasına yol açtığından, sanıklar arasında suçsuz yere de olsa hüküm giymeyi daha cazip hale getirebiliyor.
Hapishanelerde kapasite sorununu ağırlaştıran bir başka faktör olarak da mala karşı işlenen suçlardaki kaydedilen rekor artış gösteriliyor. Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre 2005 yılında 52 bin olan tutuklu sayısı iki katından fazla bir artışla 120 bine ulaştı. Odalara ve koğuşlara ilave ranza koyarak giderilmeye çalışılan yer darlığı yüzünden bir çok hapishanede de mahkumların nöbetleşe uyutulması uygulaması başlatıldı.
Hiç yorum yok: