Suphi Karaman
27 Mayıs darbecilerinden kurmay yarbay.
Yaşar Kemal’in 10 Ağustos 1960 tarihli yazısı şöyle başlıyor: “Kurmay Yarbay Suphi Karaman Genelkurmay’ın Erkan Şubesi Başkanıdır. Bu iş önemli bir iştir. Çünkü generallerin ve kurmayların tayinlerini yapar. Bu şubenin daha önceki başkanı Kurmay Albay Osman Köksal’dır. Osman Köksal Muhafız Kıtası Komutanlığına tayin edilince, ondan boşalan yere Suphi Karaman getirilmiştir. Osman Köksal’ın Muhafız Kıtası Komutanlığı’na tayini çok önemli bir olaydır. Suphi Karaman’ın da Erkan Şubesi Başkanı olması çok önemli bir iştir. Genelkurmay’ın can alıcı noktalarından birisidir. Milli Birlikçilerin kilit noktalarına getirilmeleri gerektir. Bu da Suphi Karaman eliyle sağlanabilir.”
Yaşar Kemal’in bu tespitleri yersiz değildir. Karaman’ın dönemin Milli Savunma Bakanını tayin ve terfilerde nasıl aldattığını anlattığı anısı da bir hayli ilginç. Adnan Menderes’i yanılttığı söylenen Ethem Menderes’in aldatıldığının işaretlerini veriyor. “İşkence gören Samet Kuşçu’nun ihbar ettiği, sonradan beraat eden 9 subaydan birisi olan Kurmay Albay İlhami Barut bir yıl sonra bazı ailevi sebeplerden dolayı İstanbul ve yakınlarından bir yere tayinini istiyor. Suphi Karaman’ın bu arkadaşını tayin ettirmesi gerektir.
Ama bu nasıl olacaktır? Zor iştir. Çünkü bu dokuz subayın her biri damgalanmış ve düşüklerin (DP iktidarı) gözünden düşmüşlerdir. Suphi Karaman 35 kişilik bir kurmay tayin listesine İlhami Barut’un da adını yazıyor. Listeyi vekile götürüyor. Vekil listeyi imzalıyor. Fakat Suphi Karaman biliyor ki, İlhami Barut’tun İstanbul’a tayinini düşükler haber alırlarsa, kendisi için iyi olmayacak, düşüklerin ona güvenleri sarsılacak. Halbuki sarsılmaması gerektir. Bakan imzayı çaktıktan sonra, ‘Bir dakika Vekil Beyefendi’ diyor Karaman. ‘Size bir sözüm var. Bu listedeki bütün subaylar, az önce de arz ettiğim gibi hakları olan yerlere verilmiştir. Bunların içinde bir de 9 subaydan biri olan Kurmay Albay İlhami Barut vardır. O da haklı olarak İstanbul’a verilmiştir, ama biliyorsunuz 9 subaydan bir tanesidir. Onun için bunu sizin tasvibinize arz ediyorum. Ne dersiniz?’ Bu sözler üzerine Bakan Ethem Menderes masaya ellerini dayıyor: ‘Çok teşekkür ederim yarbayım. İşte bizim, sizin gibi kıymetli subaylara ihtiyacımız var. Hatırlattığınız için teşekkür ederim. Öyleyse İlhami Barut’u İstanbul’dan uzaklaştıralım.’
Daha önce Adapazarı için Barut ile Karaman anlaşmışlardır. Hemen oracıkta Suphi Karaman Barut’un tayinini Adapazarı’na yapıverir. Yolcu memnun, hancı memnun. Üstelik Bakanın Suphi Karaman’a sarsılmaz güveni var. Karaman bakana öyle bir güven veriyor ki, adı demokrata çıkıyor. İşin aslı 27 Mayıs’tan sonra anlaşılıyor. Kurnaz cuntacı Yarbay röportajın sonunda ‘en çok şaştığınız olay?’ sorusuna şöyle cevap veriyor: Düşük Ethem Menderes’in Osman Köksal’ı Muhafız Kıtası’na atamasına, beni de Erkan Şubesi Başkanı yapmasına.”
Yaşar Kemal’in 10 Ağustos 1960 tarihli yazısı şöyle başlıyor: “Kurmay Yarbay Suphi Karaman Genelkurmay’ın Erkan Şubesi Başkanıdır. Bu iş önemli bir iştir. Çünkü generallerin ve kurmayların tayinlerini yapar. Bu şubenin daha önceki başkanı Kurmay Albay Osman Köksal’dır. Osman Köksal Muhafız Kıtası Komutanlığına tayin edilince, ondan boşalan yere Suphi Karaman getirilmiştir. Osman Köksal’ın Muhafız Kıtası Komutanlığı’na tayini çok önemli bir olaydır. Suphi Karaman’ın da Erkan Şubesi Başkanı olması çok önemli bir iştir. Genelkurmay’ın can alıcı noktalarından birisidir. Milli Birlikçilerin kilit noktalarına getirilmeleri gerektir. Bu da Suphi Karaman eliyle sağlanabilir.”
Yaşar Kemal’in bu tespitleri yersiz değildir. Karaman’ın dönemin Milli Savunma Bakanını tayin ve terfilerde nasıl aldattığını anlattığı anısı da bir hayli ilginç. Adnan Menderes’i yanılttığı söylenen Ethem Menderes’in aldatıldığının işaretlerini veriyor. “İşkence gören Samet Kuşçu’nun ihbar ettiği, sonradan beraat eden 9 subaydan birisi olan Kurmay Albay İlhami Barut bir yıl sonra bazı ailevi sebeplerden dolayı İstanbul ve yakınlarından bir yere tayinini istiyor. Suphi Karaman’ın bu arkadaşını tayin ettirmesi gerektir.
Ama bu nasıl olacaktır? Zor iştir. Çünkü bu dokuz subayın her biri damgalanmış ve düşüklerin (DP iktidarı) gözünden düşmüşlerdir. Suphi Karaman 35 kişilik bir kurmay tayin listesine İlhami Barut’un da adını yazıyor. Listeyi vekile götürüyor. Vekil listeyi imzalıyor. Fakat Suphi Karaman biliyor ki, İlhami Barut’tun İstanbul’a tayinini düşükler haber alırlarsa, kendisi için iyi olmayacak, düşüklerin ona güvenleri sarsılacak. Halbuki sarsılmaması gerektir. Bakan imzayı çaktıktan sonra, ‘Bir dakika Vekil Beyefendi’ diyor Karaman. ‘Size bir sözüm var. Bu listedeki bütün subaylar, az önce de arz ettiğim gibi hakları olan yerlere verilmiştir. Bunların içinde bir de 9 subaydan biri olan Kurmay Albay İlhami Barut vardır. O da haklı olarak İstanbul’a verilmiştir, ama biliyorsunuz 9 subaydan bir tanesidir. Onun için bunu sizin tasvibinize arz ediyorum. Ne dersiniz?’ Bu sözler üzerine Bakan Ethem Menderes masaya ellerini dayıyor: ‘Çok teşekkür ederim yarbayım. İşte bizim, sizin gibi kıymetli subaylara ihtiyacımız var. Hatırlattığınız için teşekkür ederim. Öyleyse İlhami Barut’u İstanbul’dan uzaklaştıralım.’
Daha önce Adapazarı için Barut ile Karaman anlaşmışlardır. Hemen oracıkta Suphi Karaman Barut’un tayinini Adapazarı’na yapıverir. Yolcu memnun, hancı memnun. Üstelik Bakanın Suphi Karaman’a sarsılmaz güveni var. Karaman bakana öyle bir güven veriyor ki, adı demokrata çıkıyor. İşin aslı 27 Mayıs’tan sonra anlaşılıyor. Kurnaz cuntacı Yarbay röportajın sonunda ‘en çok şaştığınız olay?’ sorusuna şöyle cevap veriyor: Düşük Ethem Menderes’in Osman Köksal’ı Muhafız Kıtası’na atamasına, beni de Erkan Şubesi Başkanı yapmasına.”
Hiç yorum yok: