Olan biten

Uydurma bir haber*


Kadın olması yüzünden emrinde çalışan bürokratların mukavemetiyle karşılaşan Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu feministleri yardıma çağırdı.

Çubukçu, bakanlıkta erkek bariyerlerle karşılandı. Kadın olduğu için sinsi bir şeklide kendisini yıpratmaya çalıştıklarını düşünen Çubukçu, Bakanlık Müsteşarı Muammer Yaşar Özgül, Müsteşar Yardımcısı Salih Çelik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Nizami Aktürk hakkında inceleme - soruşturma başlattı. Çubukçu, gazetelere de açıklamalarda bulunarak olayı doğruladı.

Canım, elbette böyle bir şey yok. Elbette biz uyduruyoruz. Uydurduğumuz şeyin bu kadar uyuyor olması sizi de şaşırtsın istiyoruz. Hepsi bu.

Milli Eğitim'den en iyi haber alan gazetecilerin başında gelen Saygı Öztürk, kendi onayına sunulan bir takım belgeleri imzalamayı reddeden bakanın, soruşturmaya konu olan kişilerle yaptığı kızgın konuşmadan da alıntılar kullandı.

Buna göre bürokratlar kendilerine kızan bakana, soruşturmayı yürüten müfettişlerin verdiği raporda daha sonra yer alacak ifadelerin aynısını kullanarak, yapılan bu işlemin "rutin bir uygulama" olduğunu söylediler.

Rutin olduğu, müfettiş raporunda da yer alan uygulama, mı?

Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü tarafından alınacak bilgisayarlarla ilgili testlerin yapımında hazır bulunmak üzere aynı daireden 5 kişi 20 günlüğüne Almanya'ya gönderilmiş. Ve fakat, testlerin belirtilen sürede yetiştirilemeyeceği gerekçe gösterilip görev sürelerinin üç gün uzatılması ihtiyacı ortaya çıkınca, hazırlanan evraklar, Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Nizami Aktürk ve Müsteşar Yardımcısı Salih Çelik tarafından imzalanmış. Müsteşar Muammer Yaşar Özgül'ün de uygun gördüğünü belirten imzayla birlikte bakanın onayına sunulmuş.

Beni ilgilendirmez. Hızlı okumasaydınız. Bir daha okuyunuz; özetlemeyeceğim.

"Ben burada her gelen evrakı imzalamakla görevli noter değilim" diyerek tepki gösteren Çubukçu, gerekli sürenin önceden hesaplanamaması durumuyla sık kararlaşılması yüzünden ek süre verme işinin rutin bir uygulama haline gelmesine şaşırmıyor. Şaşırdığını düşünmemize yol açacak ne bir tavır ne de bir detay var. Baskın izlenim, 23 Nisan'da o koltuğa oturmuş ama yarım saat sonra kalkmayıp nasılsa 24, 25 ve 26 Nisan'da da oturmaya devam eden çocuğun başına gelebileceklerin hikayesinde anlatılabilecek türden bir izlenim.

Müfettiş de öyle demiş çünkü: "Hanımefendi anlamadığınızı farkederlerse komik duruma düşersiniz. Rutin bi uygulama bu. Anlamaya çalışmayın."

*Bu haberde geçen kişi ve olaylar her türlü benzerliklerine rağmen gerçek değildir.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.