Olan biten

Orhan Kabibay

27 Mayıs'taki darbeler dönemi hakkında itiraflarda bulunmuş kurmay yarbay.

“25 Mayıs sabahındayız. Saat 9’u biraz geçiyor. Genç bir kurmay yarbay Kadıköy’deki evinde sabırsızlıkla bekliyordu. Aslında ev kız kardeşinin evi idi. Ankara’dan gelen ziyaretçilerle bu evde buluşmayı ve haberleşmeyi oradaki telefonla temin etmeği daha uygun bulmuştu. Orhan Kabibay o gün de bir ziyaretçi bekliyordu. Kabibay, arkadaşı vasıtasıyla beklenen haber geldikten sonra yapacaklarını kafasında bir kere daha planlaştırırken kapı çalındı. Kurmay Albay Muzaffer Yurdakuler idi gelen. Beklenen günün geldiği adeta gözlerinden okunuyordu. İki arkadaşın konuşması çok kısa sürdü.

“Kabibay hemen telefon başına geçip birkaç görüşme yaptı, randevular verdi, sonra beraber çıktılar ve Kadıköy’den Köprü’ye gittiler. Köprüde onları üçüncü bir subay bekliyordu; Binbaşı Orhan Erkanlı. Evvela Harp Akademisi’ne daha sonra Sıkıyönetim Komutanlığı’na, Taksim ve Beyazıt Asayiş Komutanlıkları’na gittiler. Konuşmaları belki çok kısa sürüyordu. Zaten yapılacak hareketler evvelden kararlaştırılmış olduğu için uzun boylu konuşmağa müzakere etmeğe de ihtiyaç yoktu. O gece yarısı yani 25 Mayısı 26 Mayısa bağlayan gece Türk Silahlı Kuvvetleri memleketin idaresini eline alacaktı.”

Gerisini Ecvet Güresin ve Orhan Kabibay şöyle konuşuyor:

-Peki sonra ne oldu yarbayım?

Uğradığımız yerlerde gerekli tedbirleri yani harekâtın 25 Mayısı 26 Mayısa bağlayan gece yapılması için gereken tertipleri aldıktan sonra Orhan Erkanlı bizden ayrılarak kıtasının başına gitti. Biz de Yurdakuler’le birlikte Harbiye binasına geldik. Bu sırada arkadaşlardan biri bize Ankara’dan şöyle bir mesaj aldığını bildirdi: “Washington’daki Dündar Sayhan’ın oğlu ikmale kaldı.”

Bu kötü bir haberdi. Zira daha evvel harekâtın tehir edilmesi ihtimaline karşılık hazırladığımız parola idi bu. Fakat yapacak bir şey yoktu. Birkaç saat evvel dolaştığımız yerlere süratle bir kere daha giderek durumu izah ettik, Orhan Erkanlı’ya haber verdik. Velhasıl harekâtı durdurduk. Teessür umumi idi. Bu teessürü akşam uçakla Ankara’ya hareket eden Albay Yurdakuler görmüştü. Kendisine eğer çok vahim bir sebep yok ise, harekâta 26 Mayısı 27 Mayısa bağlayan gece yarısından sonra saat 4’te mutlaka başlamamız gerektiğini bildirttik. Ertesi gün hem telefon hem kurye ile haber bekleyecektik. Gece eve saat 1’de gittim ve ertesi sabah telefon başında beklemeğe başladım. Saat 12.35’te santral memuru Ankara’dan beni aradıklarını bildirdiği ve karşıda konuşan Albay Muzaffer’in sesini aldığım zaman duyduğum heyecanı tasavvur edemezsiniz. Elindeki normal muhavereden bana aynen şöyle dedi:

-Orhancığım senin emekli sandığından istediğin parayı alıp, telledim. Yarın mutlaka eline geçmiş olacak. Miktarı 2730 liradır. Her ne kadar 2740 lira idi ise de on lirasını telgraf için kestik. Kusura bakma, cimriliğim tuttu.

Ben de şöyle cevap verdim:

-Herhalde bugün telgrafı alırım. Yarın para mutlaka elime geçmeli, çünkü ihtiyacım var.

Muzaffer Yurdakuler devam etti:

-Haa bir şey daha var. Eskişehir’deki bizim havacının da parasını aldım ve seninkiyle beraber gönderdim. Miktarı seninki kadardır. Ben kendisine vakit bulup haber veremeyeceğim, sen lütfen haber ediver.

-Merak etme, şimdi onu bulur parasının yolda olduğunu söylerim.

İHTİLAL PAROLASININ SIRRI!

Sevinç içindeydik. Konuşmamızın sonunda o İstanbul’daki arkadaşlara ben Ankara’dakilere selamlarımızı söylüyor, böylece iki grup olarak birbirimize muvaffakiyetler diliyorduk. Ankara ile görüştükten sonra arkadaşları telefonla aradım, kendilerine (Son olarak girdiği lisan imtihanını muvaffakiyetle geçtiği) haberini veriyordum ki bu da bir parola idi. Bu işler bitince karşıya (Avrupa yakası) geçtim. Bir gün evvel dolaştığım yerleri yeniden dolaştım ve bildiğiniz gibi o gece netice alındı.

Gazeteci Güresin’in kritik bir sorusu başka bir gerçeği daha aydınlatmaya yetiyor aslında: “Ankara ile yaptığınız telefon konuşmasında Emekli Sandığı’ndan alınan 2740 lira ile kesintili olan 2730 liranın manası nedir?” Cevabı Yarbay Kabibay şöyle veriyor: “Bu konuşmada parayı telledim sözü harekata karar verildiğini, 2740 liranın 2730’a inmesi de 27 Mayıs saat 4’te yapılacak olan harekatın saat 3’e alındığını göstermektedir.”

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.