Olan biten

Enerji politikaları

PETROL KOKUSU...
Milliyetçi Cephe partileri, Millet Meclisinden "dört dörtlük" güvenoyu aldıktan
sonra, hemen beklenen "icraata" giriştiler. Demirel yönetiminin ilk "icraatı",
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından başladı. Geçen pazar günü Bakanlık idari işler Daire Başkanı Sami
Güven evinden çağrılarak, kendisine görevinden alındığı bildirildi. Ertesi gün
de, Müsteşar Teoman Köprü-lüler'in sandalyesine cepheci partilerin eli uzandı.
Müsteşar Teoman Köprülülerden de görevini bir başkasına terk etmesi istendi.
Olağandır bütün bunlar.
Çünkü, Teoman Köprülülerin bakanlıkta görev yaptığı sürede, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığına bağlı kuruluşların kârı, 900.818.459.46 liradan, bir
milyar fazlasıyla, tam 1.933.087.000 liraya çıkarılmıştır. Yani, bir yıl içinde,
Türk devleti, bir milyardan daha fazla kâr etmiştir. Bu kârın her kuruşu da,
yabancı petrol şirketlerinin kasalarından sökülüp yoksul Türk devletinin
hazinesine kazanılmıştır.
Görevden alınması için, sadece bu suç yetmez mi?
Yetiyor anlaşılan. Her kim ki, devlete, yurtseverlik bilinciyle hizmet etmiştir,
biliniz ki, o, tutucu siyasal iktidarlarca yerden yere vurulmuştur. Devletin
yüce katlarına tırmanmak için yabancı şirket temsilcisi olacaksın, görevini
kötüye kullanıp biraderlere ve damatlara milyonlarca kredi sağlayacaksın, devlet
büyüklerine ucuza arsa kapattıracaksın, yatırım indirimi sağlayacaksın. Çok
partili düzensizliğin, hiç değişmeyen kuralıdır bu.
Köprülüler'in öteki suçlarına bakın siz:
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cahit Kayra ile birlikte, yabancı
petrol şirketleriyle boğuşmuşlar. Yabancı şirketler, 1974 yılının Haziran ayında eyleme geçerek,
-Biz bu fiyatlarla petrol ithal etmeyiz,., demişler. Kayra, Köprülüler ve
bakanlığın yurtsever bürokratları gece gündüz çalışıp yabancı şirket
prenslerine,
-Hayır... demesini bilmişler. Üstelik,
-Ya bu fiyatlardan ithal edersiniz ya da Petrol Yasası gereğince işlettiğiniz
rafinerilere el koyarız... demişler.
Yabancı şirketler böylece boyun eğmiştir. Aynı şirketler
1975Ocağında direnişe geçtiklerinde, bakanlığı sarsamamış-lardır bile. Devlete
karşı başkaldıran yabancı şirketler Türkiye'deki petrol üretiminin de yüzde
altmışını kısmışlardır, işte, bu koşullarda şirketlere karşı savaş verilirken,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, yabancı şirketlerin bir numaralı düşman
saydıkları Bakanlık Müsteşarını öncelik ve ivedilikle değiştiriver-miştir.
182
"icraat" dedikleri budur işte.
Şimdi bakalım yabancı petrol şirketleri, istedikleri zamlı satış olanağını nasıl
elde edecekler? Bunları adım adım izleyeceğiz. Önümüzdeki günlerde, devletimizin
bir kuruşunu bile yabancı petrol şirketlerine kaptırmamak için savaşan namuslu
bürokratlarla yabancı petrol şirketlerinin kavgasına tanık olacağız. Kimler
"milliyetçi", kimler yabancı sermaye şirketi sözcüsüdür, bütün bunları
gözlerimizle tek tek göreceğiz.
Bir de şu hikâyeye bakın:
Türkiye'de yıllarca, devrimcilere cezaevi duvarları örülürken, Ege Denizinin
havası ve suyu Yunanlılar tarafından paylaşılmaktaydı. Yunanlılar bir yandan
"Fır Hattı" dedikleri uçuş trafiği yetkisini tekellerine alırken, bir yandan da,
Türk "Kıta Sahanlığı" bölgelerinde de petrol araştırmaları yapmaktaydılar. Bizim
hükümetlerin ise böyle bir sorunu yoktu,
- Asil ve necip millet... şanlı tarihimiz... ecdadımızın kanlarıyla sulanmış bu
topraklar... derken, Yunanlılar hem Ege Denizi üzerinde rahatça uçmakta, hem de
Türkiye'nin Kıta Sahanlığında petrol araştırmaları yapmakta, üstelik Ege'deki
adalara askeri üsler kurmaktaydılar. Ecevit hükümeti döneminde bu sorun da ele
alındı. Kayra ve Köprülüler, Ege'de Kıta Sahanlığı için de petrol arama amacıyla
Türkiye Petrollerine a-rama ruhsatı verdiler. Çandarlı gemisi 1974 yılı
Mayısında E-ge'de petrol araştırmalarına başladı.
Bu da bağışlanmaz suçlardandır, doğal ki.
Bir büyük suçu daha vardır Köprülüler'in. O da, Kıbrıs çıkartması yapıldığı
günlerde, "ATAŞ Rafinerisi" üzerinde devlet denetimini kurdurarak, uçaklarımıza
yakıt sağlayacak kaynakları elde tutmayı başarmasıdır. 1963 yılında inönü
hükümeti Kıbrıs çıkarmasını planlarken yakıt üretimini kesen yabancı şirketlerin
oyunlarına I974'te gelinmemiştir böylece.
Evet, evet...
Milliyetçi Cephe partilerini desteklemek için partisinden istifa eden bazı
milletvekillerinin benzin istasyonu sahibi olduklarını ve bugünlerde devletten
kredi almak için Enerji Bakanlığı merdivenlerini tırmandıklarını söylersek,
"vatan, millet" edebiyatının arkasında nelerin yattığını anlamak güç müdür
acaba? Milliyetçi Cephe çadırlarını şöyle bir aralayın, bakalım arkalarında
hangi yabancı şirketlerin petrol kuyularını göreceksiniz?
(Uğur Mumcu / Cumhuriyet, I 7 Nisan 1975)

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.