Olan biten

Halit Karsıalan

"...Derken İş Bankası açıldı. Bu banka Mustafa Kemal'indir. Biraz para koydu, fakat hükümetin bütün parası onun sermayesidir. Hükümetin parası halktan topladıkça Maliye yerine oraya gidiyor. Hatta meb'uslar bile maaşını oradan alıyor. Bakan da maaşımız gecikti. Demek sermaye hükümetten, kar Mustafa Kemal'in. Ala şey... Gazi bundan çok kazandı. Oraya Meclis-i İdare azası olarak Kılıç Ali, Salih ve emsali haydutları koydu. Celladın eşkiyanın bankacı oldukları da yeni görüldü. Bunların banka ile ne alakaları olur? Sadıklar, adamlar ya, kafi...

İrtikap işleri ayyuka çıktı ve o kadar ayağa düştü ki, herkesin ağzında ve manuskarlar şikayet içinde. Halit Paşa cesur, hırçın hatta deli idi ama namuslu bir adamdı. Bu irtikaplara sinirine dokunmuş söylenmeğe başlamış. Nihayet bir gün Mustafa Kemal'e gider: "İrtikap müthiştir, millet batıyor. Bunun önünü al. Celal (İş Bankası Umum Müdürü) Kel ali, Kılıç ilh... mürtekiptirler. Ben bunları vurup öldüreceğim" der. Yapar mı yapar. Mustafa Kemal fena telaş eder. Yaranını haberdar etmiş. Kel Ali o vakit pek gözde idi. Bu avane bir gün Meclis'in methalinde Halit Paşa'yı vurdular. Bir gün sonra ben Ankara'ya gitmiştim.

Mes'ele şöyle olmuş: Halit Kel Ali'ye çatmış. Ayırmışlar. Kılıç, Rafu (Rize meb'usu Ali Şükrü vak'asında Merkez Kumandanı muavini) daha bir kaçı Meclis'in methalinde Halid'e pusu kurmuşlar. Halid Kel Ali'yi almış. Rauf sırtından Halid'i vurmuş. Mustafa Kemal derhal Meclis'e gelmiş. Necmeddin Molla'yı çağırmış. "Ne yapacağız? Bir çare bul." demiş. O da Kel Ali, müdafa-i nefs esnasında vurdu diye zabıt varakası yapmış, ne hekim raporu, ne adli muayene yapılmamış. Bir şey yok. Bir zabıt varakası ile Kel Ali'yi beraet ettirmişler, Halid'i de toprağa soktular. Mes'ele bitti. Halbuki vuran Rauf'tu. İşi tetip eden de ağızdan ağıza gelen havadise göre Mustafa Kemal'di. Halid'in tehlikeli bir adam olduğunu biliyor. Kendini vurma ihtimali üzerine Halid'i harcamıştır. Bu adam aynı zamanda hastahaneye yaralı Halid'in ziyaretine de gitmeği unutmamıştır. Haild hastahanede öldü.

...Halit Paşa cinayetini gazetelere başka türlü yazdırdılar.

Biraz geçti. Bu Rauf bir gece yarısında yatağında fücceten öldü. Salih de yanında imiş... Bu tuhaf bir ölümdü. Sır kaldı. Sade ortaya attıkları şayia şudur: Rauf'ta kalb hastalığı varmış. Bir Rum metresi varmış. Mücamaat yaparken ölüvermiş. Peki bu iş esnasında Salih'in orda ne işi ne? Hem böyle ölmek için yaşı ilerlemiş biri değildi. İhtimal eski ve yeni cinayetlerini örtmek için ve halinde şüphe hasıl oldu, bunu da harcadılar.

Halid'in anası, kardeşi durmadı, işi kurcaladılar. Hakkı Şinasi onları susturmağa memur edildi. Hakkı Şinasi kimsesiz bir muhacir çocuğu imiş. Halid'in anası büyütmüş, okutmuş imiş, gitmiş kadını ikna ve tehdit ile davadan vaz geçirmiştir. İşte bu hizmetiyle sadakat göstermiş, makbul ve İstanbul Halk Fırkası'na reis olmuştu. Sonra da meb'us. Bu adam bir aşağının eşi mahluktur. "

Rıza Nur
Hayat ve Hatıratım. Cilt 4 S.1365-66

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.