Olan biten

Canan Yaka

Mafyayı derin devlete diken terzi

Ahmet TULGAR
24 Aralık 1998 akşamı, sosyetenin ve şarkıcıların terzisi Canan Yaka, son aylarda birçok ünlünün takip ettiği bir rotayı çizmeye başladı. Önce Emniyet'te üç gün sorgu, sonra DGM kapısında serbest kalış.
Canan Yaka geçtiğimiz pazar günü DGM'yi terk ederken kendisinden önce aynı yolu kateden diğer ünlüler gibi sanki ağır bir hakarete uğramış ve bundan da gazeteciler sorumluymuş gibi genellikle dostça davrandığı gazetecilere karşı bu kez soğuk ve mesafeliydi.
Sadece kendisinden açıklama beklenmeyen bir konuda konuşuyordu: Yaka sorguda olduğu sırada, Emniyet'in bir başka birimi tarafından sorgulanan ve daha sonra intihar ettiği bildirilen muhbir Hüseyin Kuzu'nun intiharına tanık olduğunu ısrarla belirtiyordu.
Kuzu'nun, Emniyet'te narkotikçilerle uyuşturucu kaçakçılarının kirli ilişkileri konusunda altı kasetlik ifade verdikten sonra ölmesi kamuoyunda kuşku uyandırmıştu. Canan Yaka konuya ilişkin olarak tekrar tekrar gündeme getirdiği tanıklığıyla Emniyet'ten yapılan intihar açıklamasını teyid ediyordu.

Aslı yakalanıyor
Ünlü terziyi 24 aralık akşamı Emniyet'e taşıyan süreç aslında geçtiğimiz ağustos ayında başlamıştı. 17 ağustos gecesi Yaka, Mehmet Ağar'ın oğlu Tolga'nın bir gövde gösterisi gibi planlanan düğününden çıkarken cep telefonundan gelen bir haberle şoke olmuştu. Yaka'nın ünlü şarkıcı Selçuk Ural'dan olan kızı Aslı, Fransa'nın Nice kentinde mafya babası Alaattin Çakıcı ile birlikte yakalanmıştı.
Canan Yaka olayın ardından yaşlı gözlerle basının karşısına çıkarak kızının Alaattin Çakıcı'yla bir ilişkisi olduğunu bilmediğini söyleyip Aslı'nın İtalya'da yanında yaşadığı teyzesi Ayşe'yi suçlasa da, bir süre sonra Aslı'nın Alaattin Çakıcı'yla evlenme hazırlıkları içinde olduğu ortaya çıktığında sessiz kalmayı seçti.
Canan Yaka işte tam da bu nikah için Fransa'ya gitme hazırlıkları içindeyken bir yandan da müstakbel damadının kara paralarını aklamak için bir şirket kurma hazırlığı içinde olma suçlamasıyla gözaltına alındı.

İpin ucu
Birkaç ay öncesine kadar renkli tuvaletleri ve ilişkileriyle gündeme gelen, sosyetenin şık hanımlarıyla ünlü kadın şarkıcılarımızın kendisinden onay almadan kapı dışına adım atmadığı Canan Yaka'nın bir başka kimliği hızla ortaya çıkıyordu. Fatih Altaylı'nın Hürriyet'teki köşesinde "çetenin terzisi" adını taktığı Yaka, derin devlet ve mafya ilişkilerinin kavşağında oturmuş, trafiğe aldırmadan kumaşlara iş işlediğini iddia etse de, elindeki makara takip edildiğinde ipliğin çok daha ötelere uzandığı görülüyordu.
İpin ucu belki de Yaka'nın çocukluğundaydı: Canan Yaka'nın annesi de zamanının en ünlü terzisiydi. Canan Yaka, annesi Mualla Özbek'ten sadece mesleki açıdan değil, ilişkiler konusunda da el almıştı. Mualla Hanım'ın arkadaş çevresi de zamanının en ünlü sanatçılarından işadamları ve politikacılarına kadar uzanıyordu. Canan Yaka'nın ilk eşi Selçuk Ural kayınvalidesini şöyle hatırlıyor: "Mualla Hanım liderdi. Canan'dan ayrılacağım sırada, 'Ayrılma (Mualla Hanım) seni mahveder, hiçbir yerde çalıştırmaz', dediler. Yaşım daha 27. Fahrettin Aslan, 'Ben sana iş veremem', Oflu Osman 'Ben seni çalıştıramam', dedi (...) Mesela bir sabah kahvaltısında, Nejat Eczacıbaşı, Rauf Tamer, Erol Simavi gibi isimlerle karşılaşmak sıradandı. Mualla Hanım'a bakanlar mı, başbakanlar mı gelmezdi... Mualla devlet içinde devlet gibi, enteresan bir kadındı; erkek gibiydi."
Bu erkek gibi kadının ilişkileri nedeniyle iş bulamayan Selçuk Ural, bunun üzerine dönemin ünlü mafya babalarından Arap Basri'nin yanına yerleşecekti. Ve yıllar sonra 28 Ağustos 1996 gecesi yolu bir kez daha mafya ile buluşacaktı. Şu sıralar kızının evlenme hazırlığı içinde olduğu Alaattin Çakıcı'nın adamları Bebek'teki bir çay bahçesinde oturan ülkücü mafyanın ünlü ismi Tevfik Ağansoy'a silahlı saldırı düzenlediğinde olay yerinde bulunan Selçuk Ural mermilerden denize atlayarak kurtulacaktı. Ancak aynı yerde bulunan ve kızı Aslı'nın "abla" dediği Gülçin Balaban kurşunlardan kurtulamıyor ve hayatını kaybediyordu.

MİT raporu
Mualla Özbek ve kızı Canan Yaka'nın arkadaş çevresinin genişliği sadece eski damat Selçuk Ural'ı etkilememişti. 1988 yılında yayınlanan MİT raporunda anne - kız için şunlar yazılmıştı: "Kamu kesiminde birçok kişinin yakından tanıdığı terzi Mualla'nın aktör Kadir İnanır'la uzun zamandan beri beraber yaşayan kızı Canan Özbek'in (Yaka), Dündar Kılıç'ın kızı Uğur ve damadı Uğur ile (Uğur Kılıç'ın Alaattin Çakıcı'dan önceki eşi) yakın ilişkileri mevcuttur. Terzi Mualla ve Canan'la şarkıcı Hülya Süer, Emniyet Müdür Muavini Mehmet Ağar ve gazeteci Rauf Tamer'in ilişkisi vardır. Yeraltı dünyası Terzi Mualla ve Canan kanalıyla bazı ilişkiler kurmak çabalarındadır."
Canan Yaka, kızı Aslı'nın Çakıcı ile yakalanmasının ardından basına yaptığı açıklamada ünlü mafya babasını tanıdığını gizlemiyor ancak bunun yüzeysel bir ilişki, sıradan bir tanışıklık olduğunu iddia ediyordu.
Ancak Yaka, Çakıcı'nın Adapazarı Cezaevi'nde yattığı dönemde onu düzenli olarak ziyaret etmişti. Yaka sıradan tanışlarına karşı bile bu denli vefalıydı.
Vefası konusunda bir şey söylemese de, ağzı sıkı olduğunu özellikle vurguluyordu. Yıllar önce Hürriyet'te yayınlanan bir söyleşide şöyle demişti: "Evet, bildiklerimi anlatsam, İstanbul'da büyük bir deprem olur. Ama bunu asla yapmam."

Sessizliğini bozdu
Ancak Yaka, bu sessizliğini son gözaltında bozmuş gibi görünüyor. Canan Yaka'nın Emniyet'teki sorgusu sırasında verdiği bir ifade nedeniyle ünlü işkadını Sema Cıngıllıoğlu da gözaltına alındı. Emniyet'ten sızan bilgilere göre Yaka, Sema Cıngıllıoğlu, ağabeyi Halit Cıngıllıoğlu ile bir anlaşmazlığın çözümü için Alaattin Çakıcı'yla görüşmek istediğinde aracılık yaptığını söylüyordu.
Canan Yaka'nın elbette ki en az yeraltı dünyasında olduğu kadar sanat dünyasında da sağlam ilişkileri bulunuyor. Elbise diktiği bütün ünlü kadınlar onu bir dert ortağı, bir sırdaş olarak görüyorlar. Canan Yaka'nın dostluğunu kazanmak sahne vizesi almak gibi bir şey. Erol Atar'a fotoğraf çektirmeden, Canan Yaka'ya milyarlık bir elbise diktirmeden bu piyasada iş yapmanın zor olduğu söyleniyor. Ancak şarkıcı ve oyuncu Gülben Ergen bu dostluğu iyice abartmış durumda. Çıktığı her televizyon programında, verdiği her demeçte Canan Yaka'nın kendisinde çok emeği olduğunu özellikle vurgulayan Ergen, bir süre önce Alaattin Çakıcı'nın yakın dostu Erol Evcil'in sevgilisi olarak da gündeme geldi. Zeytin kralı olarak da tanınan Evcil şu sıralar tefeci Malki cinayetininin azmettiricisi olarak aranıyor.
Bu arada Canan Yaka sponsorluğunda kariyerini hayli ilerleten Gülben Ergen, bir televizyon kanalındaki "Marziye" adlı dizide Kadir İnanır ile oynuyor. Kadir İnanır, Selçuk Ural'dan sonra Canan Yaka'nın hayatındaki ikinci önemli ilişki. Bu ilişki 13.5 sene sürmüş.
Canan Yaka, Kadir İnanır ile ilişkisini ayrıldıklarından bir buçuk yıl sonra şöyle anlatıyor: "Evet... Ben ondan ayrıldığım gün bile onu seviyordum. Halen de seviyorum. Ama benim sevdiğim bu Kadir değil. Hani o Anadolu'nun bağrından kopup gelen, onuru, şerefi, haysiyeti, karısı her şeyin üstünde olan Kadir sözünü ettiğim..."
Canan Yaka'nın işadamı Ergin Tanca ile evlenmesi için daha birkaç yıl geçmesi gerekiyordu o zamanlar. Ünlü terzinin yıldızının iyice parladığı dönem Turgut Özal'ın iktidarda olduğu yıllardı. Bu dönemde gazino kültürü devletin resmi kültür politikasının temelini teşkil eder olmuştu. Ünlü şarkıcıların terzileri, fotoğrafçıları Çankaya'yı mesken tutmuştu. Erol Atar devlet fotoğrafçısı olurken, Canan Yaka da devlet terzisi olmuştu.
Turgut Özal öldüğünde oğlunun sahibi olduğu televizyon kanalı, gazeteciler ya da politikacılardan görüş almak yerine stüdyoya şarkıcıları, türkücüleri doldurmuştu. Kameralar bu evlerine kadar girip gözyaşlarına boğulmuşken görüntüledikleri ünlü şahsiyetleri stüdyoya kadar takip ediyordu.
Televizyon izleyicileri Canan Yaka'yı belki de ilk kez o gün hüngür hüngür ağlarken görmüştü. İkinci kez ise, kızı Aslı'nın yakalanmasına ilişkin düzenlediği basın toplantısında.
Canan Hanım, kızının Çakıcı'yla ilişkisinin sorumlusu olarak Milano'da yaşayan kızkardeşi Ayşe'yi ima ediyordu. İlginçtir, Ayşe Yaka, İtalyan mafyasıyla ilişkisi olduğu iddia edilen bir İtalyan vatandaşı ile evliydi. İtalyan enişte, Aslı'nın Fransa'da serbest bırakıldığı gün, mahkeme binasının kapısındaydı ve Aslı ile görüşmek isteyen Türk gazetecilere tekme tokat saldırıyordu.
Alaattin Bey'in Aslı'ya aşkı konusunda yorum yapmak uygun olmayabilir, ne de olsa bu onların özel hayatı, ancak Aktüel dergisine konuşan yeraltı dünyasına yakın çevreler bu ilişkide bir yararcılık unsurunun da olduğunu şöyle ifade ediyorlar: "Avrupa'yı avucunun içi gibi bilen, üç lisanı anadili gibi konuşan, temiz bir pasaporta sahip bir kız, Alaattin Çakıcı için bulunmaz bir nimet."
Fransız lisesinde eğitim gören, yedi yaşında başladığı terzilikte Türkiye'nin en ünlü isimleri arasına giren, başka yer kalmamış gibi oturup pahalı kumaşlara motif işlediğini iddia ettiği derin devlet - mafya kavşağında trafik her hareketlendiğinde bir şekilde Canan Yaka da kazaya uğruyor. Ve işte tam da bu kazalarda ipin ucunu elinden kaçıran Canan Yaka'nın teğel yaparak birleştirmeye çalıştığı derin devlet ve mafya kumaşlarının ayrıldığı yerden tanıdık çehreler görünüyor.

http://www.milliyet.com.tr/ekler/gazete_pazar/990103/haber/hab6.html

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.