Olan biten

Atilla Sunay

GÜNAHLARINI ALMAYALIM...
Ünlü Amerikan gazetecisi Jack Anderson, iran Şahı Rıza Pehlevi ile Dr. Kissinger
arasında yakın ilişkiler olduğunu açıkladı. Anderson, Washington Post
gazetesinde yazdığı yazıda, iran Şahının ClA'ya para yardımı yaptığını
anlatmakta ve iran'ın güçlü elektronik araçlarla Sovyetler Birliği'ni gözaltında
tuttuğunu ileri sürmektedir.
Açıklamaya göre, Şah ile Kissinger arasındaki ilişkileri CIA eski
başkanlarından, Amerika'nın Tahran'daki Büyükelçisi Richard Helms yürütmektedir,
iran ordusunda bazı Amerikan askeri uzmanlarının da bulunması, bu işbirliğini iyiden iyiye kanıtlamaktadır.
Bu ilişkinin, son petrol bunalımı sürerken ortaya çıkarılması da ilginçtir.
Biliyorsunuz hem Başkan, hem de Dr. Kissinger,
- Gerekirse petrol kuyuları için askeri müdahalede bulunuruz... demişler,bu
kabadayılık gösterisi NATO'nun selvi boylu sekreterince de,
- Yerden göğe kadar hakları var... denilerek onaylanmıştır. Yani uzun lafın
kısası, Amerika iran Şahının tahtını siper
yaparak Arap ülkelerindeki petrol kaynaklarını denetimi altında tutmak, bir
yandan da Uzakdoğuda kaybettiği askeri üstünlüğü Ortadoğuda sağlamak için
elinden geleni yapmaktadır. Yapar, hakkıdır...
CIA eski Başkanı durup dururken neden iran'a büyükelçi olarak atanmaktadır?
Herhalde orada acılı köfte yiyip Azeri türküleri dinlemek istemiyor sadece!
"Görevimiz tehlike" oyununu oynuyor Tahran'da,
Şöyle bir düşünelim: Demek oluyor ki, Amerika Ortadoğu ülkelerinde askeri ve
siyasal üstünlük kurabilmek için çalışıp duruyor. CIA başkanına,
- Sen git, oraları bir kolaçan et bakalım... deniyor, En üstün yetenekli savaş
uzmanlarını da iran'a gönderip
-Siz de şu iran ordusunu bir adam edin... diye buyruklar veriliyor.
Bunlar ortaya kondukça insan ister istemez şöyle düşünüyor:
- Acaba Türkiye'de de aynı yollarla yollanmış, görev yapan ve yapmış olan CIA
uzmanları var mıdır? Bunlarla hangi politikacılar, gazeteciler işbirliği
yapmıştır?
Türkiye'de hiçbir politikacı CIA ile işbirliği yapmaz. Çünkü politikacılarımız
"iman dolu göğüslerini", bu "ecdad yadigârı" vatan için siper etmeye
hazırdırlar. Hiçbir Müslüman Türk, CIA ile işbirliği yapmayı aklından geçiremez.
Çünkü Kuranı Ke-rim'de,
-CIA ile işbirliği yapın... diye bir hüküm bulunmamaktadır. Nasıl kutsal
kitapta,
- Çalmayın... deniyor ve bunlar da nasıl çalmıyorlarsa, nasıl,
- Yalan söylemeyin... deniyor, bunlar da yalan söylemiyor-larsa, CIA ile de
işbirliği yapmazlar. Günahtır, korkarlar... Yarın
ÇAĞIN SUÇU 59
ahrette iki yakaları bir araya gelecek; hiç işbirliği yaparlar mı CIA ile?..
Ayrıca konuyu hukuk açısından da incelemek gerekecektir. Hangi partinin
tüzüğünde,
-Partimiz CIA ile yakın işbirliği
yapar, işbirliği yapmayan, haysiyet
divanına verilir... diye bir hüküm vardır?
Memleketimizde "kanun devleti" yürürlüktedir. Partilerimiz, Siyasi Partiler
Yasasına uygun olarak çalışmaktadır. Parti tüzüğünde CIA ile işbirliği
yapılacağına ilişkin bir açıklık yoksa, böyle bir ilişki yok demektir.
Arasıra Türkiye'ye Kommer gibi, Harris gibi ünlü ve azılı CIA danışmanları
gönderiliyorsa, Albay Dickson gibi Kara Ataşeleri suçüstü yakalanıyorsa da
bunlar birer "zabıta vakasf'dır. Türkiye'de Amerikalıların hiçbir "üssü" yoktur.
Olamaz da. A-merikan firması eski müteahhitlerinden inşaat Mühendisi Süleyman
Demirel Amerikalılarla içli dışlıdır. Başbakan olduğunda bütün milliyetçiliği
ile,
-Üs yoktur tesis vardır... demiştir bir zamanlar. Biz onun yalancısıyız...
Eski Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın büyük oğlu Dr. Atilla Sunay da aynı
kanıdadır. Eskiden Ankara'da Amerikan hastanesinde çalışırdı. Şimdi tası tarağı
toplayıp Amerika'ya göçtü. Babasından miras kalan milliyetçiliği Amerika'da
temsil edecek şimdi. Dr. Atilla Sunay da Amerikalıların hiçbir kötü niyetlerinin
olmadığını çevresine anlatır dururdu.
iran Şahının CIA ile işbirliği yaptığını söyleyen Amerikalı gazeteci Jack
Anderson da buz gibi komünist! Sadece komünist değil. Hem Marksist, hem Leninist
hem de, Allah geçinden versin, hatta Maoist...
Şu Pentagon generalleri arasında bir Faik Türün yok ki haddini bildirsin.
Erkekse Türkiye'ye gelsin Anderson...


(Uğur Mumcu, / Yeni Ortam, 25 Ocak 1975)

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.