Arada sırada yapılabilecek gazeteci cinlikleri
.
Eskiden hatırlarsınız, SS kılığında kimlik sormak, travesti kılığına girmek gibi cinlikler vardı. Sıkı denemelerdi bence. Benim bunlara ilave cinliğim şöyle başlıyor, gelişiyor ve sonuçlanıyor:
Farzımuhal, Taraf Gazetesi. "MGK'da kan gövdeyi götürdü" gibi bir manşetle çıkıyor. Toplantı takviminin yabanisi bir gün, yani (dün) yapılmış MGK oturumundan detaylar aktarsın haber. Hatta uyduruk bir MGK bildirisi. Meğer toplantıda açılım meseleleri konuşulurken Genelkurmay Başkanı ayağa kalkıp bir Anayasa kitapçığı istemiş. Herkes telaşlanmış haiyle, Cumhurbaşkanı gayrı ihtiyari elini başına siper etmiş. "Hayrola paşam?" demişler, "Siz karışmayın bu işe" manasında yapılmış gibi duran bir hareket, kararlılık ve metanet... Gürlemiş: "Getirin çabuk!"
Neyse getirilmiş kitapçık. Almış Genelkurmay Başkanı bunu. Öpmüş, alnına götürmüş, bağrına basmış, gazını çıkarmış. Sonunda demiş ki: "Bu anayasayla yönetilen insanlar ne kadar da keriz, atar mıyım ben onu hiç. İkindi bağlılık yeminimi kazaya bırakmamak için istedim."
Ertesi gün eğer MGK'dan ve diğer muhataplardan bir açıklama gelirse yayınlarsınız. Açıklamayı yayınladıktan sonra, kaynakların tuzağına düşürüldüğünüzü itiraf eder, haber için bütün okuyuculardan özür dilersiniz.
Bu kadar işte.
Herhangi bir yalanlama gelmezse, onu bile yapmanıza gerek kalmıyor.
Haberi ben yazarım. on dakikamı almaz. ortama biraz kan ilave edilecek.
Bir hafta her yerde konuşulma garantisi.
Soruları nasıl cevaplayacağını düşünmekten kurdeşen dökme sıkıntısı yerine, asıl senin sorularının karşı tarafı darmaduman edeceğini bilmenin keyfi.
Değmez mi?
.
Eskiden hatırlarsınız, SS kılığında kimlik sormak, travesti kılığına girmek gibi cinlikler vardı. Sıkı denemelerdi bence. Benim bunlara ilave cinliğim şöyle başlıyor, gelişiyor ve sonuçlanıyor:
Farzımuhal, Taraf Gazetesi. "MGK'da kan gövdeyi götürdü" gibi bir manşetle çıkıyor. Toplantı takviminin yabanisi bir gün, yani (dün) yapılmış MGK oturumundan detaylar aktarsın haber. Hatta uyduruk bir MGK bildirisi. Meğer toplantıda açılım meseleleri konuşulurken Genelkurmay Başkanı ayağa kalkıp bir Anayasa kitapçığı istemiş. Herkes telaşlanmış haiyle, Cumhurbaşkanı gayrı ihtiyari elini başına siper etmiş. "Hayrola paşam?" demişler, "Siz karışmayın bu işe" manasında yapılmış gibi duran bir hareket, kararlılık ve metanet... Gürlemiş: "Getirin çabuk!"
Neyse getirilmiş kitapçık. Almış Genelkurmay Başkanı bunu. Öpmüş, alnına götürmüş, bağrına basmış, gazını çıkarmış. Sonunda demiş ki: "Bu anayasayla yönetilen insanlar ne kadar da keriz, atar mıyım ben onu hiç. İkindi bağlılık yeminimi kazaya bırakmamak için istedim."
Ertesi gün eğer MGK'dan ve diğer muhataplardan bir açıklama gelirse yayınlarsınız. Açıklamayı yayınladıktan sonra, kaynakların tuzağına düşürüldüğünüzü itiraf eder, haber için bütün okuyuculardan özür dilersiniz.
Bu kadar işte.
Herhangi bir yalanlama gelmezse, onu bile yapmanıza gerek kalmıyor.
Haberi ben yazarım. on dakikamı almaz. ortama biraz kan ilave edilecek.
Bir hafta her yerde konuşulma garantisi.
Soruları nasıl cevaplayacağını düşünmekten kurdeşen dökme sıkıntısı yerine, asıl senin sorularının karşı tarafı darmaduman edeceğini bilmenin keyfi.
Değmez mi?
.
Hiç yorum yok: