Olan biten

Osmanlı devletinde padişahlar tarafından saraylar yaptırılmıştır. Bursa, Edirne, Topkapı, Beşiktaş Sahil Sarayı bunlardan bazılarıdır. En son 1840'lı yıllarda Beşiktaş sahili biraz daha doldurularak Eski Sahil Sarayı'nın yerine bir başka saray daha yaptırılmıştır. Bu Tanzimat dönemi eseri olan ve Tanzimat'taki batıcı öykünmeyi bütünüyle yansıtan "Dolmabağçe Sarayı"dır. Boğazın doldurulmasından dolayı bu adı almıştır. Asıl adı "Beşiktaş Sahil Saray-ı Hümayunu" olduğu halde telaffuzu zor ve uzun olduğu için İstanbul halkı tarafında kısaca Dolmabahçe Sarayı denilmiştir.

Saraya dair kaynaklarda, sarayda 285 oda, 43 salon, 82 koridor, 64 hol, 62 tuvalet, 6 hamam, 9 özel banyo, 7 külhan, 3 mutfak, 5 kiler, 5 çamaşırhanenin olduğu belirtilmektedir.
Selâmlık ve Harem adı altında iki bölümden oluşan Sarayda, Selamlık bölümü bir yönetim merkezi olarak öne çıkarken, Harem bölümü Padişahın ikametgâhı gibi bir işleve sahiptir. Bir başka ifadeyle saray, Osmanlı devlet reisinin yani padişahın ikametgâh ve çalışma yeridir.
Osmanlı Devleti gücünü yitirmeye başladığı, yalnızca payına mazinin ihtişamlı günlerinin kaldığı bir süreçte bu saray Sultan Abdülmecid tarafından inşa ettirilmiştir. Tanzimat'ın ilânından hemen sonra inşasına başlanan saray, Islahat Fermanı'nın imzalandığı yıl açılmış ve Devlet bütçesinin yüzde ikisine tekabül eden 5 milyon altına mal olmuştur.

Prof. İlber Ortaylı'nın yıllar önce verdiği bir konferansta söylediği bir cümle oldukça kayda değerdir. Şöyle ki:
"Batı saraylarıyla kıyaslandığında Dolmabahçe Sarayı olsa olsa bir kulübe görünümündedir. Dolmabahçe Sarayı'nın 285 odası olduğu abartılarak söylenmektedir. Fakat Fransa, İngiltere, Almanya, Avusturya gibi ülkelerdeki bazı sarayların oda sayısının 700'leri geçtiğini dikkate aldığımızda Dolmabahçe Sarayı'nın onların yanında ne kadar küçük olduğu ortaya çıkar, yani onların yanında bir kulübe gibi kalır..."


Fahri Güven / Milli Gazete

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.