Olan biten

Çerçeve yasa tasarısı


İmralı heyeti Beşir Atalay, Efkan Ala ve Bekir Bozdağ ile Başbakanlık binasında bir araya geldi. Toplantıya daha sonra MİT Müsteşarı Hakan Fidan da dahil oldu. Toplantıda hükümet tarafı, Abdullah Öcalan'a bir sunum yapıldığını gündem konuları üzerinde önemli ölçüde ortaklaşma sağlandığını söyledi. Hükümet tarafı ayrıca sürece zarar verici nitelikteki gelişmelerden duyulan kaygıyı dile getirdi. Hükümet, KCK'nin yol kesme ve asker kaçırma eylemleri konusunda heyetten yardımcı olmasını istedi. Heyetin, ortaklaşılan konuları Öcalan'dan teyit ettirme talebi üzerine ertesi gün için (9 Haziran 2014) İmralı'da bir görüşme ayarlandı.

9 Haziran 2014 tarihli görüşme notlarına göre Abdullah Öcalan heyete ortaklaşılan konular hakkında bilgi verdi. HDP heyetinden hemen önce devlet heyetiyle bir görüşme gerçekleştirdiğini belirten Öcalan şunları söyledi:

"Onu konuşacağız. Lice'de neler oluyor, bana anlatın. Öncelikle şunu bilmelisiniz, siz bir müzakere heyetisiniz. Ağırlığınızı korumalı, prestijinizi kaybetmemelisiniz. Onun için devreye girerken çok düşünmeli, girdikten sonra da gereğini yapmalısınız. Müzakere yürütmek acemiliği kaldırmaz, bunu bilmelisiniz. Sözünüzün her yerde ağırlığı olmalı. Beni temsil ediyorsunuz. Beşir beye de İçişleri Bakanına da şunu söyleyin: Bizim attığımız adımların bir karşılığı olmalıydı. Yapılması, ele alınması gereken şey farklıydı. Attığımız bütün adımları kör gözle izlediniz. Öcalan'ı hiç tanımıyorsunuz deseydiniz. Ben teslim olmuşum gibi yansıtıyorlar. Öcalan'ın imajı böyle yansıtılamaz. İşte Mehmet Altan ve benzerleri de bu imalarda bulunuyor. "Öcalan Türkiye'nin başına en büyük diktatörü taşıyor" diyorlar.

Bunlara söyleyin, benim hakkımda konuşurken ciddi olsunlar. Bu algıyı kırmak lazım. Yarın Kandil de böyle düşünürse ne olur? Biz teslim olmuş bir güç değiliz. Muazzam bir savaş gücümüz var. AKP'nin iktidara gelmesi de 2000'li yılların başında bizim milliyetçi diktatörlüğü ve faşizmi çökertmemizle oldu. AKP bunun üstüne geldi. Ama şimdi AKP her şeyi kendine mal ediyor. HAsta tutsakları bırakmayı bile pazarlık konusu yapıyor. Bu doğru değil. Her şeyi bizi sıfırlayarak yapmak isterlerse olmaz. Bu AKP açısından da iyi olmayacak neticeler verir.

Benim ısrarımın sebebi devletin yeniden yapılanma sürecidir. Bu çok ciddi bir iştir. Devleti yeniden dizayn etmek tarihi bir sorumluluktur. AKP bu zemin üzerinde yükselmek istiyor. Bu KCK operasyonlarını işte böyle bir zemin üzerinden yaptılar. Bütün veriler KCK operasyonlarının bir emperyalist oyun olduğunu gösteriyor. Bütün belirtiler uluslararası lobilerin görev başında olduğunu gösteriyor. AKP bunu bile göremiyor. Şimdi Samanyolu TV'de Şefkat Tepe benzeri diziler var. Daha önce söylemiştim: Bir Kürt bir Türk'ü bir Türk bir Kürt'ü en alçakça nasıl öldürür, bunu yerleştirmeye çalışıyorlar. Ben çok derin bakıyorum. Savaş Buldanları örnek verdim ya, nasıl öldürdüklerini inceleyin diye verdim. Heyete de söyledim bu mantığı çözmek lazım. Üstelik tüm senaryoyu Fethullah Hocanın yazdığını söylüyorlar. O zaman her şey ortadadır, kanıtlanmıştır, netleşmiştir. B ukanlı tuzağın bir parçasıdır. Siz de hala şaşkınsınız. Sol da öyle, aynı şekilde şaşkındır. Karşımızdaki cephe akıl almaz bir oyun tezgahlıyor. Ama hiç kimse bunu anlamıyor. Bu devlet ile buradaki uzlaşma olmazsa, JİTEM, kontrgerilla ve benzerleri sizi yaşatmazlar, hepinizi vururlar. Nasıl vurulduğunuzu da bilmezsiniz. O solcular da nasıl vurulduklarını anlamazlar. Ben devletin milli istihbarat teorisini bile herkesten daha iyi biliyorum. Buraya ilk getirildiğimde Jandarma, Genelkurmay Emniyet, Kara Kuvvetleri, MİT güya beni çapraz sorguya almışlardı. Ciddi bir tek soru bile soramadılar. "PKK kaç gram esrar sattı, nerede ne oldu?" gibi birkaç adi süç yüklemeye çalıştılar. Bu kadar sığ yaklaşımlar devlette de var. Tayyip bey de on iki yılda bu Şefkat Tepe'yi yapanlar ile kol kola yürüyerek Kürtleri tasfiye etmeye çalıştı. AKP dahil Türkiye'deki diğer iki parti dizayn edilmiştir. CHP ve MHP tamamen anti-Türk karakterdedir, anti-Kürt karakterdedir. Bunlar halkları birbirine boğuşturma partileridir. Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda bile gördünüz, hakların yararına olan tek bir maddeyi bile kabul etmediler. Devlet bu partilere niye para veriyor anlamıyorum.

İşte ben en büyük devlet düşmanıydım ama devletin rasyonalitesini benim kadar çözümleyen yoktur. Devlet burjuva anlamında da olsa en geniş aklı ifade eder. Bunlarda bunu görecek bir görüş bile yok. AKP de rant aklı var. MHP'de "Kürtleri nasıl öldürürüm" CHP'de "Kürtleri nasıl tasfiye ederim" aklı var. Biz bu devletle büyük savaştık ama şimdi büyük barış yapmak istiyoruz. Bizim silahımız devletin rasyonel silahıdır desem nasıl çözümleyecekler, işin içinden nasıl çıkacaklar? Basından okuyorum. Mehmet Altan ve benzerleri de bana demokrasiyi öğretiyorlar, ilginç değil mi? Babası, oğlu, torunu, hepsi birlikte yazıyor, "Erdoğan'ı Türk halkının başına bela eden adam Apo'dur" diyorlar. Dehşete düşüyorum. Onlara söyleyin, Tayyip'i sınırlayan tek adam benim. Bunu nasıl anlamıyorlar? Ben hep biz AKP'nin hegemonik yaklaşımını durdurmak istiyoruz dedim. Kandil'e de yazdım. Biz durdurmazsak Türkiye diktatörlüğe gider. Tayyip beyi bu hale getiren Deniz Baykal'ın kendisidir. Tayyip'i hapisten çıkardı, siyasete soktu. Güya Deniz Baykal'ı dizayn etmek isteyen büyük kafa şöyle düşünmüş: "Kürt meselesini Tayyip'e temizletiriz, yerine de Deniz Baykal'ı getiririz." O gizli toplantıları da bunun için yapıyorlardı. Şimdi de "Erdoğan gidecek, bunu Apo engelliyor" diyorlar. Böyle şey olur mu? Biz AKP'nin hegomonyasını sınırlandıran tek gücüz. Bu medya çok karışık.

Asıl uçlu kendileridir. Bunu bana mal etmeye çalışıyor, Kürt'ü de yandaş yapmak istiyorlar. Mehmet Altan'ların da rantı azalmış, kıyamet koparıyorlar. Bunlar küçük rantiye grubudur. Biz Fransız Devrimi'ndeki baldırıçıplakların hareketi konumundayız. Zaten bize de hep baldırıçıplak diyorlardı. Biz kimsenin oyununa gelmeyeceğiz. Bizi kullanmaya çalışmak kimsenin hakkı değildir. HDP de işte bu özgürlükçü demokrasi hareketidir. Tek demokrasi ışığıdır. Herkes ciddi olacak. Sandığınızdan yüz kat daha ciddi bir hareketiz. HDP demokratik, ekolojist ve feminist bir harekettir. Şimdi bunlar HDP'yi boğmaya çalışıyor. O bakanlara da söyleyin, bu saldırı birlikleri, linç hareketleri devam ettikçe biz silahları bırakmayacağız. Biz enayi miyiz? HDP'yi daha doğmadan boğacaksınız, ondan sonar da silahları bırakın diyeceksiniz. Böyle şey olur mu? Biz gücümüzü on kat daha arttıracağız. Bunlar durdukça ben silah bırakmam.

İsterdim ki, BDP de bunu anlasın ama maalesef anlamıyorsunuz. Koşulları sağlanmadan silahları bırakmak demek hepinizin tasfiye olması demektir. Sahtekar sola da söyleyin, Tayyip beyi de durduran tek şey benim buradaki yoğunlaşmamdır. Ama ben de artık hükümlüyüm. Koşullarım kısıtlıdır. Siz de Kandil de bunu tam bilmiyorsunuz, çocuk oyuncağı sanıyorsunuz. Demokratik ulus çözümünün yüzde birini bile bugüne kadar hayata geçiremediniz. Kandil de öyle.

...bir hakemlik heyeti gerekli hatta zorunludur. PKK'yi de, devleti de denetleyecek bir heyet. İşte şimdi bu heyet olsaydı, Lice'de yanlışı kim yapıyorsa onu uyarırdı. Devlet mi, PKK mi yanlış yapoyar, belli olurrud. Dünyada bu böyledir. Başından beri söyledik, yapmadılar. İşte şimdi Türkiye'de tam bir kaos var. AKP şimdi niye kaçınıyor? Kaçınıyorsa demek ki işin içinde hile var, hegemonik hesap var, tasfiye var. Böyle olmaz. Söylediklerimiz yapılsaydı, devlet aklı için de, ağırlığı için de daha iyi olurdu. Kurnazca, hile ile altımızı oymak, partimizi lince tabi tutmak kabul edebileceğimiz şeyler değil. Siz de bunlara anlatın. Siyaset böyle yapılır."

Öcalan, Sırrı Süreyya Önder'in "Burada yol haritası, takvimlendirme ve çözüm önerisiyle size bazı sunumların olması gerekiyordu. Onlarla ilgili bir gelişme var mı?" sorusuna karşılık;

"Elimde belge var, size okuyayım. Bu belge hayata geçmeli. Eğer uygulanırsa bu çerçeve yasasıdır, devrim niteliğindedir. Ortadoğu devrimine de kapı aralayacak kadar önemlidir. Bana doyurucu geldi. Size okuyup ayrı ayrı fikirlerinizi alacağım.

"Belge: Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Yasa Tasarısı"

Amaç: Madde 1- Bu kanunun amacı, terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesi için başlatılan çözüm sürecinin işleyişine ilişkin esasları düzenlemektir.

Maddi 2- Uygulama, İzleme ve Koordinasyon: Devlet, çözüm süreci kapsamında aşağıdaki hususlarda gerekli tedbirleri alır:

Teröre yol açan sebep ve sorunları tespit eder, çözüm yollarını geliştirir.

Terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilemsine yönelik siyasi, hukuki, diplomatik sosyo-ekonomi, psikoloji, kültürel, insan hakları, güvenlik ve silahsızlandırma alanlarında atabileceği adımları belirler.

Gerekli görülmesi halinde yurtiçi ve yurtdışındaki kişi ve kuruluşlarla temas, diyalog ve görüşme (müzakere) vb. çalışmalar yapılmasına karar verid ve bu çalışmaları gerçekleştirecek kişi, kurum ve kuruluşları görevlendirir.

Silah bırakan örgüt mensuplarının eve dönüş, sosyal yaşama katılım ve uyumları için gerekli tedbirleri alır.

Bu konularda gerekli mezuat çalışmalarını yapar.

Bu kanunun kapsamında yapılan çalışmalar ve alınan tedbirleri kamuoyuna gerekli zamanda doğrudan bilgilendirme yapar.

Alınan tedbirlere ilişkin uygulama sonuçlarını izler, ilgili kişi, kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlar.

Madde 3- Yetki ve sekreterya: Çözüm sürecindeki ilgililere ilişkin bütün kararları alma ve görevlendirme Bakanlar Kurulu yetkisindedir.

Madde 4- Çözüm süreci ile ilgili bütün hususları kamu düzeni ve güvenliği müsteşarlığı yürütür.

Madde 5- Kanun kapsamında ilgili kurumlara verilen görevler: Bu görevleri yerine getiren kişilerin ve görevlilerin aşağıdaki yasalardan dolayı hukuki ve cezai sorumluluğu olmaz, bunda dolayı cezalandırılamazlar.

S. S. Önder: Sizin de dediğiniz gibi ilk bakışta doyurucu bir taslak. Yalnız bir sorun var, muhataplık meselesi tarif edilmemiştir. Bu bir eksiklik gibi duruyor.

A. Öcalan: O husus 5. maddede düzenlenecek.

S. S. Önder: Başkanım, 5. madde uygulama maddesidir, şekli bir maddedir, yani tekniğine ilişkin bir maddedir. Muhataplık meselesinin 2. maddede düzenlenmesi daha isabetli ve yerinde olur. Başkanım bu 5. maddenin altı boş, buraya hangi ceza maddelerinin muaf tutulacağı tek tek yazılmalı.

A. Öcalan: Doğrudur.

S. S. Önder: Bunun dışında bana geliştirilebilir, doyurucu ve önemli bir başlangıç duygusu verdi, bunun üzerinde konuşabiliriz.

Heyet ayrı ayrı şu görüşü dile getirdi. Genel olarak olumlu bir başlangıç metni sayabiliriz, önerilerle geliştirilmesi yerinde olur.

A. Öcalan: Evet bu taslak sizinle de tartışılır. Bence de MİT Yasası'yal birlikte müzakerenin çerçevesini tamamlıyor. Yalnız sizden istediğim başka bir şey var. Bunlara takılmayın, daha önemli olan şey bunun zamanlamasıdır. Bizim bunu aylarca beklemeye tahammülümüz yok. Meclis ne zaman tatile giriyor?

P. Buldan: Bu ay sonu gibi.
A. Öcalan: Yani 20-25 gün var şurada. Şimdi siz hemen buradan çıkar çıkmaz Ankara'ya gidip Beşir bey, Efkan bey ve diğer muhataplarınızla görüşeceksiniz. "Apo ile oyun olmaz, bunu aylarca bekleyecek halimiz yok" diyeceksiniz. Bu haliyle bile kabul edebiliriz ama meclis kapanmadan bunun çıkması lazım, yoksa ben bilmem.

Yetkili: Sayın başkan, bu süre konusunu bu şekil sınırlandırmazsanız, bunu muhataplarıyla görşütükten sonra ifade etseniz daha yerinde olmaz mı?

A. Öcalan: Cumhurbaşkanlığı seçimi olmadan öncesinde çıkması lazım. Bunu Kandil'e de söyleyin, azami Haziran sonuna kadar çıkması lazım, çıkmazsa ben garanti veremem. Siz bunu görüşün ve bakanların bu konudaki düşüncelerini alın. AKP tekrar uyduruk nedenlerle karşı çıkar ve bunu kabul etmezse tam bir savaş çıkar. Kandi'e de şunu syöleyin: Bu son Lice olayları benzeri hadiseler durumu zorluyor. Biz ciddi bir çalışma içerisindeyiz. Bu kargaşa, araba yakmalar, yol kesmeler, alıkoyma vb. durmalı, en azından ay sonuna kadar kesinlikle durmalı. Bu olaylar çok zorlamış, neredeyse iki taraflı provotakörler başardık diyecekler. Bu yasayla bütün sorunlar çözülecek.

Şunu da söyleyin: Bu alıkoydukları işçileri, askerleri hemen bıraksınlar. Bu yasallaşma şansını kurtarmak için belirttiğim hususlar çok önemlidir. Şunu da söylüyorum: AKP bunu da oyalamaya dönüştürürse demek ki hile vardır. Bu olaylar yasallaşma şansını da bitirir. Ateşkes içinde ateşkes ilan edilecek. Beşir beyin, Efkan beyin, Hakan beyin konumu iyidir, onları zorlamak olmaz. Benim burada imkanlarım zayıftır, iletişim kanallarım kısıtlıdır. Müzakere, muhataplık, hepsi hal olacaksa, uzman sekreterya, medya ve ihtiyacımız olan başka heyetleri oluşturacağız. Bu heyet çalışmalarıyla önemli oranda sorunlarda yol alacağız. B ukonuları CHP ile de görüşün, Kılıçdaroğlu'na da anlatın: "Devlet bir dönüşüm geçiriyor, bunun dışında kalırsanız başarma şansınız yoktur" deyin. İzah edin. Ona deyin ki, bu sizin için son şanstır, bu son şansı iyi kullansın.

S. S. Önder: Kılıçdaroğlu ile bir görüşmemizde dedi ki, "Biz süreç başladığında bir araştırma yaptık, ortaya şöyle bir şey çaktı: İnsanların yüzde 70(i Kürt komşu istemiyor." Ben de kendisine tam da bu yüzden kenarda durmak yerine inisiyatif almalısınız dedim.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.