Korumadan 11 kurşun

Civaoğlu, Özal'ın gösterdiği cesareti hayranlıkla överken, sadece cinsiyetiyle andığı ve 11 kurşun yediğine tanıklık ettiği izleyiciden ise yağmurda yanlışlıkla ıslanmış birinden sözeder gibi bahsediyor.
Civaoğlu yazısında şöyle diyor: "Kartal Demirağ, Oktay Ekşi ile benim bulunduğumuz tribüne doğru yerde yuvarlanıyordu. O nedenle bizim üstümüze Özal'ın korumaları kurşun yağdırdılar. Tam arkamdaki bir hanıma 11 kurşun isabet etmişti."
Demirağ'ın yakalanmasından sonra devam ettiği konuşmasında Özal'ın sesini, "inançlı ve meydan okuyan bir ton" şeklinde hatırlayan Civaoğlu, "Allahın verdiği canı sadece Allah alır" şeklindeki sözleri ise "Özal'a en saygı duyduğum andı" diye anıyor.
Civaoğlu'nun yazısında, 11 kurşunun hedefi "hanım"la alakalı ise Numune Hastanesi'ne kaldırılmış olması dışında bir detay yok.
Olaylı kongreden haberlere yer veren 19 Haziran 1988 tarihli gazetelerde de, saldırıdan sonra korumaların etrafa rastgele ateş açtığı ve aralarında kabine üyesi İmren Aykut'un da yer aldığı 18 kişiyi yaraladığı gibi detaylara karşın, 11 yerinden vurulmuş bir kadından bahsedildiğine rastlanmıyor.
Bu arada, Ertuğrul Özkök'ün dünkü yazısında Kartal Demirağ'ın abartıldığıyla ilgili görüşlerini desteklemek için Mehmet Ağar'dan naklettiği "Şöhret olmak isteyen biri, zaten kullandığı silah da derme çatma bir şeydi" şeklindeki görüşün tam aksine, Civaoğlu suikastçiyi "çok iyi yetiştirilmiş bir keskin nişancı" olarak tanımlıyor. Civaoğlu'nun bu kanaati, olayın bir başka tanığı Star Gazetesi Yazarı Aziz Üstel'in dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı Hiram Abas'a (nedense o "Abbas" demiş) referans veren sözleriyle de destekleniyor. Abas Üstel'e, “bu adam çok iyi eğitilmiş. Özel harekatçı kesinlikle!” demiş.
Güneri Civaoğlu'nun Milliyet'teki yazısına erişmek için tıklayın
Hiç yorum yok: