Olan biten

Malumunuz, “türban” dilimize Fransızcadan geçmiş bir sözcük. Fransızcadaki güvenilir başvuru kaynağı “Petit Robert” sözlüğünün elimdeki 1973 tarihli baskısında, “turban”ın (türban okunur) Frenk lisanında ilk kez 1538’de kullanıldığını ve İtalyancadaki “turbant” ya da “tourban”dan alındığını yazıyor. İtalyanlar bu sözcükleri ilk kez 1490’da telaffuz etmiş. Kökeni ise Farsçadaki “tülban” ya da “tolliban”... Petit Robert’den, “tülban”ın Türkçede “tülbend”e dönüştüğünü anlıyoruz.
Sözlüğe göre “türban”ın anlamları, bir: Erkeklerin başlarına uzun bir kumaş şeridini dolayarak meydana getirdikleri bir serpuş, yani sarık...
İki: Oryantal sarığı anımsatan bir kadın başlığı... Fransa’da “Birinci İmparatorluk” ile 1940-45’lere doğru modaymış.
Üç: Başın etrafına sarılan her şey...

Tartışma başlığının "başörtüsü"nden "türban"a kayması, YÖK eski Başaknı İhsan Doğramacı'nın 2008 yılı başlarında Habertürk'te anlattığı gibi, Mehmet Kececiler'in eşinin tarzının Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından övülmüş olması yüzündendir.

“Evren (7. Cumhurbaşkanı) bana bir gün, ‘Kabine üyelerinin birisinin hanımı (Mehmet Keçeciler’in eşi) ne güzel, gayet çağdaş şapka gibi bir şey giyiyor, ne kadar medenice, bari başını örtmek isteyen başını bu şekilde örtse ne iyi olur’ dedi." diyor Doğramacı. Bunun üzerine başını kapatmak isteyenler için bu önerildi. Kadri Gürsel'in Milliyet'te yazdığı gibi, fikir Kenan Evren'den çıktı, aksesuara "türban" adı da Doğramacı tarafından verildi ve meşrulaştırıldı.

Kadri Gürsel Milliyet

- Diyanet İşleri Başkanlığı’nın örnek olarak aldığı, Nur Suresi’nin 31. ayetinin Türkçeye yanlış çevrilmiş olduğunu kanıtladım. Ayette herhangi bir şekilde “Başınızı türban gibi bir örtü ile sıkı sıkı örtün” denilmemekte, ama İslam öncesinden kalan geleneksel örtünün memelerin üzerine indirilmesi buyurulmaktadır. “Wal yadhribna bi khoumourihinna âla jouyoubihinna”. Bunun Türkçe anlamı şöyle: “(Söyle inanan kadınlara:) örtülerini göğüsleri üzerine indirsinler”. Fransızcası da şöyle: “Dis aux croyantes: de rabattre leurs voiles sur leurs poitrines.” (Le Coran II, Traduction de D. Masson, Gallimard, Folio classique, s. 434).

Özdemir İnce 13 Ekim 2010 Hürriyet.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.