Balıkçı

Taraf yazarı Yıldıray Oğur'un yazılarıyla gündeme gelen devletle Öcalan arasındaki görüşmelerde arabuluculuk yaptığını iddia eden ve adının açıklanmasını istemeyen kişinin lakabı. Nagehan Alçı tarafından adı İlhami Işık olarak açıklandı. Muhataplarıyla İstanbul'da köprü altındaki bir balıkçıda buluşmasından almış bu adı. Neşe Düzel'le yaptığı söyleşide, başka arabuluculardan farklı olarak stratejik önerilerde bulunduğu, yasadışı Türkiye Komünist Partisi geleneğinden geldiği, bir ara HEP'te siyaset yaptığı, geçmişte iki kez PKK tarafından vurulmuş olmasına rağmen Öcalan'ın güvenine sahip olduğu belirtiliyor. 

Hilton'da Yaşar Kemal'in başkanlığında Kürtlerle ilk demokrasi kurultayını yaptğını, cezaevine girdiğini, insan ilişkilerinin iyi olması nedeniyle devlete güven verdiğini, TKP'nin gençlik örgütlenmesinin önemli bir yerinde olduğunu, PKK tarafından o dönemde biri Mahsun Korkmaz tarafından olmak üzere iki defa vurulduğunu 1996 yılından bu yana arabuluculuk yaptığını, 199 sonunda cezaevine atıldığını, beş buçuk ay hücrede kaldığını söyledi. Zübeyir Aydar, söylediklerinin bir kısmının doğru olabileceğini kabul etmekle birlikte Balıkçı diye bir arabulucunun mevcut olmadığını, Aslı Aydıntaşbaş'a söyledi. 3 Haziran 1999 tarihli Hürriyet Gazetesi'nde "Öcalan ile görüşen esrarengiz aracı kim?" başlığıyla yayınlanan ve Abdullah Öcalan'nın yakalanmasından sonra çıkarıldığı ikinci duruşmasında adını açıklamadan mahkemeye Türkiye Cumhuriyeti'nin aracısı olarak bildirdiği, mahkemeye sunduğu üç sayfalık tutanakta konuşmalarına yer verildiği kişinin, haber üzerine gözaltına alındığı bildiriliyor. Bu görüşmelerle ilgili olarak, 3 Aralık 2010 tarihli "İstihbarat oyunu Apo'yu kandırdı" başlıklı Enis Berberoğlu yazısında "PKK'nın istihbarat tuzağına düşürüldüğü"nden sözediliyor. 

Balıkçı'nın aracılığında gerçekleşen görüşmelerin her biri beraberinde, ya sınırötesi askeri operasyon ya da Öcalan'a suikast girişimini getirmiş. Kendisinin iddia ettiği gibi Öcalan gerçekten Balıkçı'yı muteber bir aracı olarak görüyorsa, bunun iki anlama gelmesi ihtimali var. Ya Öcalan, Balıkçı üzerinden yürütülen operasyonları bizatihi destekliyor dolayısıyla oparesyonların hedefi değil bir parçası konumunda, ya da haddinden fazla saf. 

PKK'yla temas kronolojisi

Enis Berberoğlu'nun Özgür Gündem Gazetesi'ne dayanarak bildirdiğine göre devletin ilk kurumsal teması 1997 Nisan ayında Hollanda'nın Arnheim Kenti'nde bir otel odasında kuruldu. PKK, biri muhtemelen Kani Yılmaz, iki kişi tarafından temsil edildi. 

Görüşmenin ardından 14 Mayıs'ta büyük Güney Kürdistan (Irak) operasyonu başlatıldı ve diyalog geçici olarak kesildi. 

30 Temmuz 1998 günü Bayrampaşa'daki PKK'lılara "Ateşkes isteniyor" haberi ulaştırıldı. Bu süreçte Apo ile bizzat görüşülebileceği umudu bile verildi. Bir aracı, PKK'ya Türk tarafının iyi niyetini kanıtlamak amacıyla Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Mehmet Ağar'ın oğlunun düğününe gitmesine izin vermediğini iletti. Apo yine inandı ve önceden kararlaştırılan tarihte, 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde tek taraflı ateşkes ilan etti. 

1 Ekim 1998 tarihinde Orgeneral Hasan Kundaçkı ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Apo'yu barındırdığı için Şam'a sert ifadelerde yüklendi ve savaş seçeneğinden güçlü biçimde sözedilmeye başlandı. 

9 Ekim 1998'de kendisine yönelik gerçekleştirilen suikast girişimini İtalya'ya kaçtıktan sonra Özgür Politika'ya açıkladı. ‘‘9 Ekim'de bombalama olacak. Ama olabilmesi için, gerçekten nokta ve saat gerekiyor. Gerçekten o saatte, nerede olabileceğimizi bazı dostlara söyledik. Ve o dostlar, şimdi kuşkulanıyorum demeyeceğim ama araştıracağız, o saatte bir sözü yerine getirmek durumundaydılar. O sözü yerine getirmedikleri gibi, işte filan saatte, ki saat de bizim için belli. Mutlaka şöyle sonuçlanabilecek bir hareket tarzı içinde olacaksın. Ben bunu kabul etmedim tabii. Kabul edilemez filan tartışması içinde, biz mekánımızı ve tabii bu mekána bağlı olarak zamanı, anladıkları gibi, bekledikleri gibi değil de, başka türlü gerçekleştirdik. Bu bir şanstı, bir tesadüftü veya bir tercihti, pek o kadar önemli değil.''