Olan biten

Soner Yalçın

Gazeteciliğe 1987’de başlayan Hüseyin Soner Yalçın, Cemile Hanım ile Mehmet Ali Bey’in oğlu olarak 1 Ocak 1966’da Çorum’da dünyaya gelmişti. Ya da nüfus idaresine o tarihte kaydı yapılmıştı. Annesi rahmetli Cemile Hanım’ın baba tarafı Erzincan Tercanlı idi. Mehmet Ali Yalçın’ın geçmişi ise Horasan’a uzanıyordu. Çorum’a yerleşmişti aile. Mehmet Ali Bey’in babası, yani Soner Yalçın’ın dedesi Beşiktaş Mevlevi Tekkesi’nden Zeynel Abidin diye bir zatın kızı ile evlenmişti.
Cemile Hanım ev hanımı idi. Mehmet Ali Yalçın ise gıda üzerine ticaretle meşgul oldu.
Hüseyin Soner’in hayatı Çorum-Ankara-İstanbul arasında geçti. Emekli Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ahmet Çörekçi, İsmail Beşikçi, Derviş Günday gibi isimlerin yetiştiği Çorum, 12 Eylül 1980 darbesine hazırlık için, bir benzerleri Maraş ve Sivas’ta meydana gelen/getirilen Alevi-Sünni çatışmalarının yaşandığı yerlerden biri olarak hafızalara kazındı. İlki 28 Mayıs 1980’de patlak veren olaylar 4 Temmuz 1980’de kanlı hadiselerle zirve yaptı. Bu hadiselerden sonra merkezden çok sayıda aile Çorum’dan göç etmişti.
Üniversite eğitimine Ankara’da Hacettepe Üniversitesi’nde başlayan Soner Yalçın, tıp fakültesindeki eğitimini tamamlayamadan okuldan atıldı. Sonra idari bilimler konusunda yüksek tahsile karar verdi. Gazeteciliği sevmesine rağmen neden gazetecilik okumadığına “Okul araçtı bizim için, amaç değil” cevabını veriyordu.
1987’de, 21 yaşında iken 2000’e Doğru’nun kapısını çaldı. Kabul gördü. Ekipte Aydınlıkçı olmayan tek kişi olduğu vurgusunu yapıyordu. Ankara bürosunda uzun süre muhabirlik yaptı. Perinçek, Genel Yayın Yönetmeni, Hasan Yalçın da Ankara Temsilcisi idi 1990’larda. Derginin haber müdürü, bugün Ergenekon’da tutuksuz sanık olan Serhan Bolluk, bir başka Ergenekon tutuklu sanığı Adnan Akfırat da özel haber müdürü idi.  Ergenekon’daki bir başka isim Hikmet Çiçek’le Ankara’da beraber çalıştı Yalçın. Ersever’in İtirafları ve Behçet Cantürk’ün Anıları’nı yazarken kendisine en büyük yardımı, 7 yıl beraber çalıştığı Çiçek’in yaptığını söylüyordu. Dergide daha çok “DYP’nin gündeminde artık erken seçim yok” tarzında sıradan siyasi, kısmen de Alevi haberleri yazan Soner Yalçın, 6 Mayıs 1990’da Ankara İstihbarat Şefliğine getirildi.
2000’e Doğru, o zaman Ankara İstihbarat Şefi olan Yalçın’ın ifadesi ile 1989–93 arasında PKK’nın propaganda yayını gibi çıktı. Derginin yayına başladığında kapak dosyaları genellikle bugünkü gibi, her zaman işlediği konulardı: Polis, tarikat vs vs.
Derginin adı 5 Ağustos 1990’da Yüzyıl olarak değiştirildi. Ekibin, bu dönemde, Soner Yalçın’ın da belirttiği gibi PKK’ya destek niteliğindeki yayınları dikkat çekiciydi. Bir haberden dolayı, 4 Eylül 1990’da öldürülen eski müftü, derginin de köşe yazarlarından Turan Dursun’un cenaze töreninden sonra Soner Yalçın ve birkaç kişi gözaltına alındı. Yalçın burada işkence gördü. Ailesi de işin içine karıştırıldı. Bu olay, hayatındaki kırılma noktası oldu. Ailesi ile ilgili hiçbir şey konuşmamaya orada karar verdi. Hayata bakışı değişmişti adeta.
Yüzyıl Dergisi’nin Ankara Bürosu, ‘gizli örgüt’ suçlaması ile 5 Mart 1991’de bir defa daha basıldı. Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Hasan Yalçın ve birkaç kişi 15 gün cezaevinde tutuldu. Ardından dergi yine isim değiştirdi. Bu sefer Aydınlık olarak çıkmaya başladı. 1993 yılı Soner Yalçın için parladığı yıl oldu. JİTEM elemanı Binbaşı Cem Ersever, Aydınlık’a gelerek röportaj verince Soner Yalçın ismi gündeme geldi. Röportajın ardından Cem Ersever’in öldürülmesi olayı daha da gizemli hâle getirdi. Yalçın, Hikmet Çiçek’in ismini göz ardı edip Binbaşı Ersever’in İtirafları kitabını çıkardı.
1993-94’te günlük gazete olarak çıkmaya başlayan Aydınlık’ta, Soner Yalçın’ın ismi 18 Şubat 1995 tarihindeki 400. sayıda haber araştırma müdürü olarak girdi. Ve 1995 senesinde artık Aydınlıkçılardan ayrılma vakti gelmişti onun için. Bütün ayrılan diğerleri gibi o da bir ‘dönekti’ artık Perinçek ve arkadaşları bakımından. Gittiği yer Doğan Yurdakul’un yönetici olduğu Siyah Beyaz Gazetesi idi. Burada fazla çalışmadı.
Ardından televizyon dönemi başladı. Ufuk Güldemir’in başında bulunduğu Show’un Ankara bürosuna sıçradı. Güldemir, 1996’da ikinci kez Star Haber’in başına geçince, Hakan Aygün de Yalçın’dan İstanbul’a gelmesi için ısrarcı oldu. Ufuk Güldemir önce istemese de sonra kabul edip Yalçın’ı haber müdürlüğüne getirdi. Sonra uzun süre Ufuk Güldemir’le beraber yol alan Yalçın, Güldemir’le beraber Star’dan kovuldu; onunla beraber Sabah’a geçti. Yazı işleri müdürlüğü yaptığı Sabah’tan yine Güldemir’le beraber atıldı. Güldemir dahasonra Habertürk internet portalı ile kendi mecrasını oluşturduğunda, Soner Yalçın, kimlik değiştirerek Uğur İpekçi adıyla burada yazılar yazdı. Bu arada Hangi Erbakan, Mehmet Ali Birand’la The Özal, Doğan Yurdakul’la beraber Hiram Abas’ın hayatını ele alan Bay Pipo ve Abdullah Çatlı’yı anlattıkları Reis kitaplarını sürdü piyasaya. Teşkilatın İki Silahşoru kitabı da Bay Pipo ve sonrakiler kadar tartışmalı kitaplardı. Özellikle bu işleri bilenler, MİT’i tanıyanlar bu iki kitabı yerden yere vurdu. Derken Soner Yalçın, Sabataycılığı keşfetti! Uluç Gürkan’ın deyimiyle, Yalçın Küçük gibi perakendeciliği bırakıp toptancı yaklaşımla aklına gelen bütün isimleri Sabataycı yaptı. Bu kitapla vergi rekortmenleri arasına girdi. Bu sefer Efendi’leri ikileyip Müslümanlar arasında ‘zihin’ bulandırmaya koyuldu. Otla saman birbirine karışınca ortaya karışık bir eser çıktı! Ama kitapta adı geçenlerden hep yalanlama aldı. Bilgilerde sarih yanlışları ortaya çıktı. Yalçın tekzip edenleri hiç dinlemedi. Ne Uluç Gürkan’ı kâle aldı, ne Baki Tuğ’un cevabını dikkate aldı. Mehmet Şevket Eygi kendisini mahkemeye verdi. İlk aşamayı Eygi kazandı.
Prof. Dr. Hakan Erdem, Soner Yalçın’la aynı yayınevinden çıkan Tarih-Lenk kitabında Yalçın’ın hatalarının bir kısmına yer verebildi, çoğunu kitap dışında bıraktı.
Zihin bulandırma iddialarına ‘Bir olgu koyuyorum ortaya’ diye cevap veren Soner Yalçın’ın, Mikdat Alpay’ın ekibinden olduğunu ileri sürenler, Alpay’ın 2005’te MİT Müsteşar Yardımcılığı görevinden emekli olmasından sonra Yalçın’ın tarz değiştirdiğini savunuyordu. Ve Yalçın’ın son kitabı, Siz Kimi Kandırıyorsunuz!’u buna örnek gösteriyordu.
Yalçın ise hayatında ne Çörekçi Paşa ile ne de Alpay’la irtibatı olduğunu iddialarını kabul etmiyordu. Türkiye’de Efendi’yi yazdırtacak kadar bir MİT teşkilatı yoktu ona göre.
Efendi 1 için 350 kadar kitap okumuştu, Efendi 2’de daha fazla okuduğunu anlatıyordu.
Hüseyin Soner Yalçın, bir yandan kitaplarını çıkarırken diğer yandan da CNN Türk’te çalışmalarını sürdürdü. Oradaydım belgeselinin yanında Sağır Oda dizisini yaptı, başarılı olamadı. Bu arada bir başka televizyoncu, Cüneyt Özdemir’le beraber CNN Türk’e 5N+1K adlı bir programı hazırlıyordu. Özdemir’le, Proje-ct ismiyle halkla ilişkiler ve yapım şirketi de kuran Yalçın’ın bu ortaklığı uzun sürmedi. Özdemir hisselerini Didem Yalçın’a devretti. 2007 Şubatından itibaren de Doğan Grubu’nun amiral gemisi Hürriyet’te tam sayfa görüşlerini serdeden Soner Yalçın, evli ve bir çocuk sahibi.


Cemal Kalyoncu - Aksiyon

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.