Olan biten

"19. yüzyıl saray teşkilatında üç bölüm önemlidir. Mâbeyn, başkitâbet ve teşrifat daireleri. Malumdur ki Mâbeyn Dairesi, sarayla dış dünyanın ilişkilerini tanzim eder. Başkitâbet Dairesi ise dış yazışmaları yürütür ve sarayın iç dairesinde hükümdarların emirlerine göre tanzim ve yürütme işini yerine getirir. Sadaretten gelen arz tezkirelerini tasdike sunar ve tasdiki Başkâtip bey derkenar eder. Aslında bu arz tezkireleri de ona hitaben yazılır. Şüphesiz Harem Dairesi başkitâbenin görev alanı dışındadır. Mekteb-i Mülkiye'nin dereceyle mezun olanları II. Abdülhamid devrinde başkitâbete alınırlardı. Bu daire bilhassa bu dönemde çok yüklü iş görür. Vilayet ve sefaretlerin telgrafları bile buraya ulaşırdı ve gece gündüz genç kâtibler nöbet tutarlardı. Fakat mâbeyn kâtibleri ehliyetli memurlardı ve ayrıca saraya verilen jurnallerin bu dairenin muamelatı ile ilgisi yoktu. Teşrifat Dairesi İstanbul'daki süfera ile ilişkileri yürütürdü.
Genellikle sadrazamlar haftada iki kere saraya gelir ve huzurdan çıktıktan sonra kendileri için özel olarak hazırlanan sofrada öğle yemeği yerlerdi. Bu arada Başmâbeynci ve başkâtibi de sofralarına davet etmeleri usulden olmuştu. Osmanlı sarayının 19. yüzyılda bu yeni teşkilatlanmaya gitmesi, uluslararası protokole uygun biçimde ziyaretler ve resmi kabuller vermesi; Dolmabahçe, Beylerbeyi, Çırağan gibi saraylar ve bugünkü İstanbul'u süsleyen kasırların inşasına gidilmesi kaçınılmazdı."
Fahri Güven / Milli Gazete

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.