Olan biten

Anayasa değişiklik paketini nasıl okudum?

Anayasa değişikliği lehinde kamuoyunda esen rüzgarlara bakarak, geçici 15. maddeyi de içinde tutabilirse hükümetin, paketin referanduma gitmesini, Meclis'te doğrudan kabul edilmesine tercih edeceği düşünülebilir. Böylece hükümet sadece sırtını Anayasa değişikliği lehinde referandumun favorisi bir kamuoyuna dayamış olmayacak, aynı zamanda maçı tek kaleye çevirme fırsatı da yakalayacak. 15. madde aleyhine "Cumhuriyetin kurumları elden gidiyor" diyerek propaganda yapmak hiç kolay değil.

CHP'nin bu maddeyi referanduma gidecek paketin dışına çıkarma gayreti sonuç alacak gibi görünmüyor. Ağırlıklı yoruma göre bir kere aynı kanun içindeki maddelerden bazılarını referanduma götürülmeden onaylanması, Anayasa'nın, kendi maddelerinin hangi usüllerle değiştirileceğini söylediği 175. maddeye aykırı. Bu yorum yanılıyor bile olsa, CHP'nin elinde Cumhurbaşkanı'nı böyle bir güvence vermeye zorlayacak hiç bir koz yok.

Baykal, referandumu bir düello çağrısı olarak ilan ettiği için pişman olmaya bile fırsat bulamayabilir. Olası bir referandumda partisini, sonuçları son seçim yenilgisinden daha ağır olabilecek bir hezimet bekliyor. Referandum, halihazırda saflarına katması beklenen memnuniyetsiz kesimlerin de kaybına malolabilir.

Anayasa değişiklik paketinin itirazları davet eden hatta kışkırtan bir tarzda hazırlanmış olması, hani bazı maddelerde alenen 'değişiklik taslanması', iktidarın elindeki senaryonun bu öngörülere uygun yazılmış olabileceğini düşündürüyor. Özellikle HSYK'nın ve Anayasa Mahkemesi'nin oluşumunu yeniden düzenleyen maddelerde, hem üye sayılarının, artırılması hem de buralarda temsil edilecek çevrelerin çeşitlendirilmesi sayesinde iktidar, itirazların biricik hedefi olarak kalmaktan kurtuluyor ve kendine yeni müttefikler bulabiliyor. Hatta giderek, iktidar için kendisini geriye çekip kavga alanını bu koltukların kadim sahipleriyle yeni temsil çevrelerine bırakması bile mümkün. Paketinin ilgili kısımlarının sadece bu tartışmayı yoktan var etmek için yazıldığını düşünmeyeceksek, başka bir neden bulmak zor.

İktidar tarafından hassas dengeler üzerine inşa edilmiş gibi görünen stratejiyi zora sokabilecek ihtimaller de var. CHP'ye mevzi savunmadan vazgeçip alternatifçi bir sima takınmasını önerenler mesela, Anayasa paketi karşılığında dokunulmazlıkların kaldırılması kozunu oynamasını fısıldıyor. Kozun oyuna sürülmesi ayrıca, referandum döneminde propaganda içeriği sıkıntısına da çare olabilecek. Bu önerinin CHP tarafından "Biz bunu nasıl düşünemedik" diye karşılanacağını ummamak lazım. Çünkü Baykal zaten, pakete yönelik eleştirisini büyük ölçüde "Siyasilerin yargı denetiminden kurtulma girişimi"  tezine dayandırıyordu. Yani paket geçtikten sonra dokunulmazlık zırhının zaten önemi kalmayacak.

Öte yandan Meclis aritmetiğine dayalı bazı hesaplar, oyuna koz sürmek bakımından CHP'nin değil ama mevcut Anayasa'yla çok daha köklü meseleleri olan BDP'nin elini beklenmedik şekilde güçlendirebilir. Referandumda Kürt bölgelerindeki katılımın hangi oranlarda olacağı, her koşulda, başlı başına okumalara tabi tutulacak. BDP'yi tek başına CHP'den daha anlamlı bir faktör haline getiren, bir anayasa söz konusu olduğunda Kürt kimliğini "kurucu unsur" sıfatıyla çağıran hafıza olmaktadır.

Bu aşamada BDP'nin hangi stratejiyle hareket edeceği yakından izlenmeyi hakediyor. Son grup toplantısında Genel Başkan Selahattin Demirtaş'ın söyledikleri, "kurucu unsur temsilcisi" sıfatını esas alan radikallikte haraket edilmeyeceği izlenimini verdi. Buna karşılık, seçimlerde yüzde 10 barajının düşürülmesi, TCK ve TMK'da değişikliklerle birlikte öteki talepler, pazarlığın ruhuna uygun mütenasip karşılıklar olarak görülebilir. CHP'nin aksine, milletvekili dokunulmazlığının daha sağlam güvencelere bağlanmasını da elbette bu talepler içinde saymak lazım

2 yorum:

  1. Peki moruk, MHP ne olacak?

    BDP referanduma evet diyebilir. Demeyebilir de... CHP evet demez. MHP marmariste falan kenan paşasına saygıda kusuru elden bırakmıyor hiç. Referandumda da hayır diyebilir, onu bozmaz. AKP aleyhtarı diğer kesimleri de katarsak referandumdan hayır çıkma olasılığı olabilir mi? CHP ve MHP toplamı son yoklamalarda AKP'yi geçiyordu.

    YanıtlaSil
  2. 1982 Anayasası, yüzde 91,3 evet oyuyla kabul edildi. Sandıktan çıkan mesajda keramet arayıp, derin mesajlar okuyanlar, seçmene bilgelik sağduyu uzakgörüşlülük atfedenler, bunu 12 Eylül'ün olağanüstü koşullarıyla açıklıyordu.

    Bunun o kadar da doğru olmadığı beş yıl sonra yapılan bir başka referandumda görüldü. Üstelik bu kez siyasi yasakların kalkması için sandığa gidiliyordu. Yüzde 90'lara varan bir katılımdan yüzde 49,77 oranında yasakların kalkmaması yönünde oy çıktı. Daha önce Anayasa'nın 175. maddesi değiştirilip yüzde 60 oy şartı kaldırılmış olmasa, siyasi yasaklar kalıcılaşıyordu. Dolayısıyla referandum söz konusu olduğunda, statükocu-muhafazakarlığın hortlama şeklinde bir refleks gösterdiğini söyleyebilecek durumdayız. Seçmen her türlü güvensizliği hakediyor.

    MHP'nin orta dönem stratejisini anamuhalefetleşmek hedefine odakladığını zannediyorum. Son seçimlerden sonra CHP'nin yenilginin altından kalkamayarak bunalıma gireceğini umuyorlardı. Ne Baykalmış ki, bunalım bunaltmadı. Anayasa değişikliği sürecine de aynı perspektiften bakıyor olmalılar. Herhalde CHP'yi krize sürükleyecek ihtimaller üzerinde duruyorlardır.

    Değişiklik taslağının Meclis'te reddedilmesi ki, bana göre böyle bir ihtimal hiç yok, AKP'yi mağlup etmenin tek yolu gibi görünüyor. Taslak, Anayasa Mahkemesi'nden dönse de, referandumda reddedilse de AKP kendisini yenilmiş hissetmeyecektir. En azından "yenemiyorsan yenilmeyeceksin" deyip önlerindeki maçlara bakacaklardır. Siyaset ne de olsa retorik alanı. İş konuşmaya kaldığında, 12 Eylül Anayasa'sını değiştirmesi engellenmiş bir parti olarak laf bulmakta zorluk çekmeyecektir.

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.