Olan biten

Haddam

Suriye’yi terkederek Paris’e yerleşen Suriye eski Devlet başkan yardımcısı Abdulhalim Haddam Sabah’la yaptığı görüşmede Öcalan’ın Suriye'den çıkış sürecini anlattı.

Öcalan'ı bizzat makamıma çağırdım ve kendisine "Ne istiyorsun sen Türkiye'den" diye sordum. Türkiye'nin Anayasasını onayladığını, toprak bütünlüğüne karşı çıkmadığını, toprak istemediğini söyledi...

Haddam şunları söyledi:
Abdullah Öcalan'ın Suriye'ye geliş hikayesi bilindiğinden farklıdır. Öcalan'ı Suriye'ye getiren Hafız Esad'ın 2 sene önce ölen kardeşi Cemil Esad'dır. Tahmin ediyorum amacı, Öcalan'ı bir koz olarak Türkiye'ye karşı kullanmaktı. Kendisi aynı zamanda dini cepheyi destekleyen bir yapıdaydı. Ben başından beri bu işe karşı çıkmıştım ama bir türlü istediğim etkiyi yaratamamıştım. Olaylar büyüyünce, bizzat bu işe el atmam gerektiğine inandım. Ve süreç başladı.

Gelelim, Öcalan'ın Suriye'den ayrılış hikayesine. Bir kitap yazıyorum. Türkiye ile ilişkiler bunun önemli bir bölümünü oluşturacak. Ama kritik noktalar şimdiden anlatılabilir. Belki de bunlar ilk kez konuşuluyor. Öcalan'ın Suriye'den çıkış kararı, Türkiye durumun ciddileşmesi üzerine BAAS Partisi Komuta Konseyi'nin (Ruling Command) yaptığı, saatler süren gizli bir toplantıda alındı. Hafız Esad sonunda ikna edildi. Konseyin kararına göre Öcalan ülkeden çıkarılacaktı ve bu tebligat da kendisine Dışişleri Bakanı Faruk Şara tarafından yapılacaktı.

Ancak Şara, bir süre sonra korktuğu gerekçesi ile bu görevine yerine getiremeyeceğini söyledi ve 'beni affedin' dedi. Bunun üzerine, başkan yardımcısı olarak ben devreye girdim. Abdullah Öcalan'ı makamıma çağırdım. Hemen geldi. Ona "Türkiye savaş konusunda ciddi mi? Saldıracak mı?" diye sordum. Öcalan "evet" yanıtını verdi. Bunun üzerine, ona tekrar "Peki savaş olursa nerelerde olur?" diye sordum. "Kamışlı ve Halep bölgesinde olur" dedi. Kendisine "bu gerginlikten çıkmak, savaştan kurtulmak için ne yapmak gerekir" diye bir soru daha yönelttim. O da "Bunun için benim Suriye'den gitmem gerekir" dedi. Ardından, "Öcalan sen zeki bir adamsın. Peki ne zaman gidersin?" diye sordum. Birkaç gün izin istedi.

Bilinenin aksine kendisi, ne bir özel jetle ne de başka bir havalimanından gizlice gitti. Şam Havaalanı'ndan kalkan tarifeli bir uçakla normal bir yolcu olarak, biletini kendisi alıp Atina'ya uçtu. Yani önce Rum Kesimi aracılığıyla Moskova'ya değil, Atina'ya gitti. Tarifeli bir uçakla gittiğine çok eminim. Çünkü bizim adamlarımız da onun gidişini bizzat takip edip, bana bilgi verdiler.

İddiaya göre, zaten Yunan istihbaratıyla da yakın ilişkisi vardı. Ama, Atina'ya indiğinde, onu Yunan Askeri İstihbarat elemanları tutuklamak istedi. Ancak Yunan siyasi gücü etki edince, Öcalan apar topar Moskova'ya gönderildi. Suriye böylelikle Öcalan'dan kurtulmuş oldu. Dediğim gibi Yunan istihbaratıyla ilişkileri vardı. Ama CIA ile de ilişkileri olduğu belirtiliyordu. Öcalan, bildiğim kadarı ile ABD'ye gidişini haber verdi. Atina'ya indiğini öğrendiklerinde, ABD'liler onun Yunanistan'da kalmasına karşı çıktı ve bizzat Moskova'ya gönderilmesini istedi.

Suriye elçisi, Öcalan'ın teklif mektubunu Erbakan'a verdi

Lübnan'da dini ve etkili bir grup olan Cemaatül İslam, bize kendilerine gelen bir talep doğrultusunda, PKK ile Türkiye arasında arabuluculuk yapmak istediğini bildirdi. Bizden Öcalan ile konuşup, isteklerini öğrenmemizi talep ettiler. Biz de arabuluculuk yapmaya karar verdik. Bunun üzerine Öcalan'ı bizzat makamıma çağırdım ve kendisine "Ne istiyorsun sen Türkiye'den" diye sordum. Türkiye'nin Anayasasını onayladığını, toprak bütünlüğüne karşı çıkmadığını, toprak istemediğini söyledi. Ayrıca beni çok şaşırtan planını gösterdi. Elinde dokümanlar da vardı. Biz de bu teklif mektubunu Ankara'daki büyükelçiliğimiz aracılığı ile dönemin Başbakanı Erbakan'a gönderdik. Bunu okudu ve çekinerek, büyükelçimizden mektubu beraberinde geri götürmesini istedi. Büyükelçimiz, "Neden bana geri veriyorsunuz? Bunlar sizin ve sizden yanıt bekliyoruz" dedi.

Bunun üzerine, Erbakan, yanıtlayacağını ancak önce TSK'dan bir komutanla görüşeceğini söyledi tekrar dokümanların geri gitmesini talep etti. TSK reddetti. Zaten daha sonra Türkiye'nin Öcalan'la bu konuda diyalog sürdürmeyi tamamen reddettiği haberi geldi. Talebin kimden geldiğini sorarsanız, tahmin ediyorum Erbakan, Lübnan'daki bu gruptan, Suriye üzerinden bu bağlantıyı kurmasını istedi.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.